Tekne partisindeki gece Utopyum satıyordun. | Open Subtitles | ،ليلة حفلة القارب (كنت تبيع الـ(يوتوبيوم |
Ha doğru. Tekne katliamından Utopyum lazımdı. | Open Subtitles | أجل، الـ(يوتوبيوم) المخلوط من ليلة مجزرة القارب |
Tekne partisinde, değiştirilmiş Utopyum bulunan kutucuklara benziyor. | Open Subtitles | تبدو هذه الزجاجة الصحيحة من حفلة القارب التي احتوت على الـ(يوتوبيوم) المشوب |
O tekne partisine özel Utopyum'u bir araştıracağım. | Open Subtitles | سأقوم ببعض الإتصالات من أجل (اليوتبيوم) الذي كان في ليلة القارب |
Tekne partisinin olduğu gece üzerinde oynanmış Utopyum satıyordun. | Open Subtitles | ليلة حفلة القارب، كنت تبيع (اليوتبيوم) المخلوط |
Elimde bir tane bozuk Utopyum kaldı, kısacası bu zombiliği bulmak için son şansım. | Open Subtitles | لم يتبقى لديّ سوى جرعة واحدة من (اليوتوبيوم) الملوث لذلك هذه محاولتي الأخيره في تكسير ظاهرة الزومبي |
Bir gözün toprağa bakıyor ve değiştirilmiş Utopyum'u bulmazsak kendini pembe yumuşak şeyi... | Open Subtitles | أنت في الوقت الضائع، وإن لم نحصل على ذلك (اليوتوبيوم) الملوّث لربما تستقيظ وتجد نفسك |
Ravi, tüm Utopyum'lar öyledir. | Open Subtitles | (رافي) متأكدة للغاية أن الـ(يوتوبيوم) يأتي بزجاجات كتلك |
- Utopyum ticaretine girişimizi hoş karşılamayacak. | Open Subtitles | لن يمرّ مرّ الكرام تداولنا في الـ(يوتوبيوم) الخاص به |
Değiştirilmiş Utopyum'u yapan adam bulma işi nasıl gidiyor? | Open Subtitles | الآن، هل من تقدم في إيجاد ذلك الرجل الذي خلط الـ(يوتوبيوم) المشوب؟ |
- Değiştirilmiş Utopyum olmadan hiçbir yere varamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع إحراز أي تقدم دون الـ(يوتوبيوم) المشوب |
Normal Utopyum üzerinde çalıştım ama uyuşturucunun nasıl işlediğini bilmiyorum. | Open Subtitles | أجريت فحوصات على (يوتوبيوم) اعتيادي، لكن للصراحة، أعلم القليل جداً عن كيفية عمل العقار |
Utopyum'un bedendeki işleyişini görmek araştırmamda bana yardımcı olabilir. | Open Subtitles | تجربة كيفية عمل الـ(يوتوبيوم) في الجثة سيكون مساعداً لبحثي اللا محدود |
Bu seninle Major'un kulüpte Utopyum satın aldığınız adam mı? | Open Subtitles | وهذا الشخص الذي باعهم الـ(يوتوبيوم) في الملهى؟ |
Herkes Utopyum'u dağıtanların peşine düşüyor. | Open Subtitles | (إجراءات صارمة على مستوى المدينة حيال فاجعة (يوتوبيوم |
Bu amaçla bir iş arkadaşım tarafından yürütülecek olan Utopyum görev birimi kurduk. | Open Subtitles | ،)ولهذا الغرض، شكلنا فرقة عمل تابعة لـ(يوتوبيوم |
İkinci gününde Utopyum tarifini paylaşıyordu değil mi? | Open Subtitles | وفي اليوم الثاني، قام بالإفصاح عن طريقة عمل (اليوتبيوم)، صحيح؟ |
Stacey Utopyum'u Hong Kong'dan getiriyor. | Open Subtitles | يقوم (ستاسي) بإستيراد (اليوتبيوم) من (هونج كونج) |
Utopyum ticaretinde olan herkese sesleniyorum, parti bitmiştir. | Open Subtitles | لكل شخص في تجارة (اليوتوبيوم)، الحفلة انتهت |
Tekne partisindeki Utopyum'u değiştiren kişi Gabriel'di. | Open Subtitles | (غابريل) الذي وزع اليوتوبيوم ليلة حفلة القارب |