Sonra hiç uyarmadan piç kurusu beni yönetim kurulundan çıkardı. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك ودون سابق إنذار الوغـد طردني من المجلس |
Bakın, Mösyö, bir dahaki sefere sizi hiç uyarmadan deneyebilirim. | Open Subtitles | في المره القادمه قد أَختبرك .بدون سابق إنذار |
Ruslar o kadar yakınlardı ki uyarmadan saldırabilirlerdi. | Open Subtitles | فالروس كانوا قريبين للغاية ويمكنهم العدوان بدون سابق إنذار |
Eğer numara yapmaya kalkarsan uyarmadan sana ateş ederim anladın mı? | Open Subtitles | إذا حاولت العبث معى .. سأطلق النار دون سابق إنذار ، هل تسمعنى ؟ |
uyarmadan vurmaya hazır inananlardan hiç acımadan. | Open Subtitles | مؤمنون مستعدّون للضرب دون سابق إنذار ودون شفقة |
Arada bir, uyarmadan, sana saldıracağım en beklenmedik yer ve zamanda. | Open Subtitles | في الوقت الحالي و من دون سابق إنذار سأقوم بمهاجمتك في أي وقت و تحت أي ظرف لا يمكن توقعه |
Birden bire, hiç uyarmadan gey oluyorsun. Biraz sinirlendim tabii. | Open Subtitles | كنت كونه مثلي الجنس مفاجئة للجميع دون سابق إنذار |
Milleti uyarmadan hiçbir şeyin içine sokamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نرمي القرار على الناس من دون أي إنذار مسبق |
Hepsi maske takıyordu ve bir defa bile uyarmadan hepimize saldırdı. | Open Subtitles | ويهاجمون دون سابق إنذار إنتظري |
uyarmadan set bir anda kayıyor. | Open Subtitles | يتحرك فجأة مغيراً وجهته بدون إنذار مسبق |
uyarmadan. | Open Subtitles | بدون سابق إنذار |
Bana söylenene göre, Mr. Rose, Mr. Martenz'in yanına gitmiş Euclid Avenue'ye ve hiç uyarmadan kurşunları üzerine boşaltmış. | Open Subtitles | على حسب الطريقة التي وُصِفت لي، ذهب السيّد (روز) إلى السيّد (مارتينز)، فيشارع"إقليدس"و... فرَّغ سلاحه بدون سابق إنذار. |