Eğer düşmanlardan biri seni uyarmaksızın haklarsa yapabileceğimiz hiçbir şey olmaz. | Open Subtitles | ولو قرر أحدهم قتلك من دون سابق إنذار, فلا شيء بيدنا وقتها |
Kale duvarlarının altındaki bombalardan birini, kimseyi uyarmaksızın patlatmalıyız. | Open Subtitles | سنقوم بتفجير واحدة من الشحنات تحت جدران القلعة قبل الأوان, ودون سابق إنذار |
Başkanın kardeşi ve en yakın danışmanı Robert Kennedy, şayet Amerikan kudreti uyarmaksızın küçük bir ada üzerinde kullanılırsa, dünyanın kendilerine bakışını değiştireceği kaygılarını taşıyordu. | Open Subtitles | روبرت كنيدي، شقيق ،الرئيس والمستشار الأقرب أصبح قلقًا من أنه ربما إذا ما تدخل الأمريكان دون سابق إنذار ضد جزيرة صغيرة فإن الرأي العام العالمي سينقلب ضدهم |