"uyum içinde" - Translation from Turkish to Arabic

    • في تناغم
        
    • في وئام
        
    • بتوافق
        
    • بانسجام
        
    • في انسجام
        
    • منسجم
        
    • متناغماً
        
    • فى تناغم
        
    • تام مع
        
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Birbirleriyle uyum içinde yaşamaları gerek. Open Subtitles مع بعضهم البعض و أن يعيشوا في وئام مع بعضهم البعض
    Tabi ki bakir topraklarda insanların penguenler ile müthiş bir uyum içinde yaşadıklarını düşünmüyordum. Open Subtitles بالطبع، لم أكن أتوقع هذه المناظر الطبيعية البكر والرجال الذين يعيشون في وئام هناء مع تلك البطاريق الرقيقة،
    Goa'uld'ları bin yıl önce gezegenimizden attığımızda... ..şeklimizi Salish ruhları haline getirdik, böylece hem onları koruyacak hem de onlarla beraber uyum içinde varolacaktık ayrıca onların doğal evrimlerine karışmayacaktık. Open Subtitles عندما أزلنا الجواؤلد من كوكبنا من ألفية مضت إتخذنا شكل أرواح ساليش لكي يمكن أن نحميهم ونتعايش بجانبهم بتوافق
    Doğayla gerçekten tam bir uyum içinde yaşıyorlar. TED وهؤلاء الناس يعيشون بانسجام تام مع الطبيعة
    Çevremle uyum içinde çalışmak yerine, ona karşı çalışıyordum. TED بدلا من العمل في انسجام مع بيئتي، كنت أعمل ضدها.
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Ve düşün bu, çocuklarımızın doğal bir şekilde, kendi bedenleriyle uyum içinde uyanabilmeleri için nasıl bir armağan olacak. TED وتفكروا كم كان ليكون هدية رائعة لأطفالنا لو كان بمقدورهم الاستيقاظ بشكل طبيعي، في تناغم مع تكوينهم البيولوجي.
    Sağlığın bir tanımı da belki bu akorun tam bir uyum içinde olmasıdır. TED وأحد تعريفات الصحة ان يكون صوت ذلك الوتر في تناغم تام
    O zamanlar insan ve hayvanlar uyum içinde yaşarlardı. Open Subtitles في ذلك الوقت عاش الانسان والحيوان في تناغم
    Uzun zaman önce, bu dört ulus uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل, عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Müslümanlar, Sırplar ve Hırvatlar uyum içinde yaşamaktaydılar. Open Subtitles المسلمون والصرب والكروات يعيشون معا في وئام.
    Bütün insanların fırsat eşitliğine sahip olduğu uyum içinde yaşadığı özgür, demokratik bir toplum idealine değer verdim. Open Subtitles يجب عليّ أن أحقق مجتمع ديمقراطي حر حيث يعيش جميع الأشخاص معًا في وئام مع تكافؤ الفرص
    Kadınlar gibi uyum içinde yaşayamamaları çok üzücü. Open Subtitles من المؤسف أنهم لا يستطيعون العيش في وئام كالنساء.
    Tanrı'ya tapınma ihtiyacı, aileyi koruma güdüsü ve doğayla uyum içinde yaşamak. Open Subtitles ,الحاجة الى عبادة الله .... إلى حماية العائلة للتعايش بتوافق مع الطبيعة
    Kimyasal sözcükler üretiyorlar ve bu sözcükleri tanıyorlar, ve yalnızca bütün hücreler uyum içinde hareket ettiğinde amacına ulaşan grup davranışları sergiliyorlar. TED عن طريق القاء كلمات كيميائية، بإستطاعتها فهمها وتقوم بتفعيل السلوك الجماعي وتنجح في هذا فقط عن طريق مشاركه كل الخلايا معا بانسجام
    İstiflemeden kastettiğim, uyum içinde çalışması için tüm ürünün bir çok parçaya bölünmesi. TED البديل التراص يعني أن المنتج بأكمله يتكون من الأجزاء الفردية المختلفة التي يجب أن تعمل في انسجام تام.
    Tanrı'yla estetik cerrahın uyum içinde çalışmasının sonucu. Open Subtitles هذا فعل إلهي منسجم لقد جاءت فتاة الشاورما
    Halkın tüm standartlarıyla uyum içinde yaşayan bu nedenle de herkesçe saygı ve sevgi gören biri. Open Subtitles والذي يعيش متناغماً مع كل مقاييس المجتمع وأنه موقر ومحبوب من الجميع
    Onunla uyum içinde yaşamak istediler, fakat doğa dikkat edilmediğinde sizi öldürebilecek bir cadıdır. Open Subtitles لقد أرادوا أن يعيشوا فى تناغم معها ولكن الطبيعة كانت عاهرة إذا لم تراقبها جيداً ستقوم بقتلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more