İnsanları buradan uzak tutan ters bir teşvik uyguluyor gibisiniz. | Open Subtitles | يبدوا وكأن لديكم حافز إنعكاسي لإبعاد الناس |
İnsanları buradan uzak tutan ters bir teşvik uyguluyor gibisiniz. | Open Subtitles | يبدوا وكأن لديكم حافز إنعكاسي لإبعاد الناس |
Beni onlardan uzak tutan kişiyi de pek sevmezler. | Open Subtitles | و لن يكونوا سعداء بالشخص الذي يبعدني عنهم |
Tankları bu meydandan uzak tutan bendim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي أبعد الدبابات من هذه الساحة, |
"Plica semilunaris" olarak bilinir, genelde kuşlarda ve birkaç memelide çok daha belirgindir, gözlerden tozu ve kiri uzak tutan araba sileceği gibi fonksiyonları vardır. | TED | المعروف ﺒ "الثنية الهلالية،" وهي أكثر بروزًا عند الطيور وبعض الثدييات، وتعمل كمسّاحات زجاج أمامي لإبقاء الغبار والأوساخ بعيدًا عن أعينها. |
Ve tüm bu ışıltı sadece yolumdaki bir engel... Gerçekte olduğum kişiden beni uzak tutan bir engel. | Open Subtitles | وكلّ ذاك الضوء يعيقني من الوصول لكينونتي الحقّة. |
Halkınızı Kutsal Haçlı Seferi'nin şanından uzak tutan bir Gece Subayı'nın. | Open Subtitles | ضابطٌ من الحرس الليلي , تآمر لإبعاد شعبك عن المجد الإلهي للحملة الصليبيّة |
Özellikle seni benden uzak tutan bir arkadaş istemiyorum. | Open Subtitles | خصوصاً بأنني لا أريد صديق قد يبعدني عنك |
Beni Lux'tan uzak tutan sensin. | Open Subtitles | أنت من يبعدني عن لاكس |
Bilirsin işte, bizi buradan uzak tutan şey dışarıda ön taraftaki antikalar yazan tabela olabilir. | Open Subtitles | تعلم ما الذي أبعد (مولي) "إشارة كبيرة في الأمام تقول " تحف |
Ve tüm bu ışıltı sadece yolumdaki bir engel... Gerçekte olduğum kişiden beni uzak tutan bir engel. | Open Subtitles | وكلّ ذاك الضوء يعيقني من الوصول لكينونتي الحقّة. |