Ama burada uzanırken... kendimden geçmişim. | Open Subtitles | ولكن بينما كنت مستلقيا هنا كان الجو دافئا لذا غفوت |
Benim için bunu, sadece bir deneyim olarak düşünmek kolay, orada yatıp uzanırken, bu yerin çok daha büyük bir şeyin benzeri olduğunu farkediyorsunuz, dünya için, ve bizim bitkilerle olan ilişkimiz için fotosentez ile yaşamın devam etmesini sağlıyor. | Open Subtitles | فإنه من السهل أن نفكر بأن هذه مجرد تجربة ولكن بالنسبة لي، عندما كنت مستلقيا هناك، انك ستدرك من ان هذا المكان هو كناية عن شيء أكبر بكثير، |
Dün gece sen yerde uzanırken elinde bir çeşit kamçı gördüm. | Open Subtitles | رأيتك البارحة مستلقيًا على الأرض. ومعك سوط في يدك. |
Yine düşümde odamdaki yatakta uzanırken kapılı bir duvarı sürekli görüyordum. | Open Subtitles | حلمت أني كنت مستلقيًا على سريري... وكنت أرى الباب وسط الجدار أمامي طوال الوقت. |
Burada uzanırken, benimle ilgili her şeyi unutmak son derece kolay bir şey. | Open Subtitles | من السّهل تُسيان كل شيء .عنيّ و أنا مُستلقية هنا |
şimdi seni böyle uzanırken görünce ne yapmam gerekirdi, onu fark ettim. | Open Subtitles | الآن وبعد أن رأيتك مستلقي هنا أدركت ما كان يجب أن أفعله |
Kendini otopsi odasında ölü olarak uzanırken gördüğün bu rüyalar sana kendini nasıl hissettiriyor? | Open Subtitles | حسنا، هذه الأحلام الذي ترين فيها مستلقية وأنتِ ميتة في قسم التشريح... -كيف تشعركِ تلك الصورة؟ |
Cidden, gece yatakta uzanırken aklına geldiğimde benim için ne diyorsun? | Open Subtitles | لا، صدقًا، عندما تكون مستلقيًا على فراشكَ ليلًا وأخطر ببالكَ... بمَ تسميني؟ |
Kötü bir Salvatore olmak kolay gibi görünebilir ama yakında kendini bir yolun ortasında uzanırken ve hiç tanımadığın birine içini döküp varoluş amacını sorgularken bulabilirsin. | Open Subtitles | أعلم أنّه ربّما يبدو سهلًا تمثيل دور ابن (سلفاتور) القاسي لكن قريبًا ستجد نفسك مستلقيًا على قارعة الطريق تشكو لوعة فؤادك لغريب حيال معاناتك محنة وجوديّة. |
Kötü bir Salvatore olmak kolay gibi görünebilir ama yakında kendini bir yolun ortasında uzanırken ve hiç tanımadığın birine içini döküp varoluş amacını sorgularken bulabilirsin. | Open Subtitles | أعلم أنّه ربّما يبدو سهلًا تمثيل دور ابن (سلفاتور) القاسي لكن قريبًا ستجد نفسك مستلقيًا على قارعة الطريق تشكو لوعة فؤادك لغريب حيال معاناتك محنة وجوديّة. |
Aynı sabah, saçları yıkanmış vaziyette minibüste uzanırken sosyal hizmet görevlisi ellerinde temiz kıyafetler, çarşaf ve merhemle bahçeye girip minibüsün kapısını çalıyordu. | Open Subtitles | و هي مُستلقية في شاحنتها بشعرها المغسول ؛ في ذات الصّباح ذاك؛ تأتي الأخصّائية الإجتماعيّة تحمل معها ملابسَ كتّانية نظيفة، و مرهم . و تطرقُ على بابِ الشّاحنة |
O ve tam şu anda bu otelde olan arkadaşı 27 Haziran 1912'de Grand Hotel'de sen yatağına uzanırken bile 27 Haziran 1912, saat akşam üzeri 6:00. | Open Subtitles | هي وفرقتها الذين هم في هذا الفندق في هذه اللحظة بالذات بالرغم من أنك مستلقي هنا في سريرك في فندق جراند في 27 يونيو 1912 |
Bunun nedeni, belki gece geç saatlerde tüm sesler kaybolduğunda yatakta uzanırken etrafında kimse olmamasıdır. | Open Subtitles | هل هو ، ربما ، في اخر الليل عندما تخمد كل الضوضاء وانت مستلقي في سريرك و لايوجد احد حولك عندها ربما ستشعر بقليل من الخوف ؟ |
Fotoğraf makinesi üzerine ince bir gecelik giyip Al Green CD'sini takıp ben loş ışık altında gözlerim kapalı bir şekilde uzanırken tüm işi kendi kendine yapmayı ister. | Open Subtitles | الكاميرا تريد وضع ملابس داخلية لطيفة وتشغل شريط (آل قرين) تخفضالإنارةوتقومبكل شيء ، بينما أنا مستلقي مغمضاً عيناي |
Orada uzanırken hatırladım da... | Open Subtitles | بينما كنت مستلقية هناك تذكرت... |
Stefan ile henüz barışmamıştık. Yatakta onunla uzanırken düşünebildiğim tek şey onu öpmekti. | Open Subtitles | لم أكُن عدت لعلاقتي بـ (ستيفان) بعد، وأذكر أنّي حين كنت مستلقية على السرير |