Akıllıca... onu satmak istemedği sürece, çünkü herkes gerçek "Uzanmış Tanrıça" nın bu galeride olduğunu düşünür. | Open Subtitles | ذكي، ولكن اللص مازال لن يريد بيعها حيث يعتقد الجميع أن لوحة "المُلهمة المتكئة" الحقيقية هنا بالمعرض |
Çalışma masanın üzerine yayılıp Uzanmış olabilirdin sayısız albayın sayısız çalışmada yaptığı gibi veya bir bez bebek gibi sepetin üzerine yaslanmışındır. | Open Subtitles | بالطبع , يمكنك أن ترقد بهدوء على المنضدة فى المكتبة مثل الكثيرين من أسلافك أو ألقيك فى السلة القديمة كدمية بالية |
Çırılçıplak, sereserpe Uzanmış, düzülmeyi bekliyor, tamam mı? | Open Subtitles | أعنى أنها مستلقية هناك شبه عارية و ممدةُ الأرجل كمن تُريدُ علاقة حميمة . أليسَ كذلك ؟ |
Ama gece, ben Uzanmış uyumuyorken, ...ve o bana yardımcı olmaya çalışıyorken, ...istediğim son şey bu konuda konuşmak. | Open Subtitles | , لكن أثناء الليل , عندما أستلقي بدون نوم , و هي تحاول مساعدتي آخر شئ أريد فعله هو التحدث عن تلك الامر |
Barakada sırtüstü Uzanmış yatıyordu hareket eder etmez, sarsıldı ve ayaklarının üstüne yığıldı kaldı. | Open Subtitles | كان يستلقي على ظهره على سطح الثكنات و بحركة واحدة, يقفز بجسده و يهبط على قدميه |
- Yere Uzanmış gibi. - 11 yaşında bir çocuk. | Open Subtitles | ـ إنها راقدة هناك ـ فتاة ذات إحدى عشر عام |
Avlunun altındaki ıslak ve pis kumların üzerinde Uzanmış kendi işime bakarken babam annemle karşılaştı ve dedi ki... | Open Subtitles | و ها أنا كنت مُمدداً على الرمال القذرة في الساحة الخارجية للفندق مهتماً بشؤوني فقط, عندما التقى أبي وأمي صُدفة - وقال لها |
O yatağa Uzanmış ağlaması gereken biri varsa o da benim. | Open Subtitles | إم كان يحق لأحد أن يرقد في السرير وينتحب فهو أنا |
Gecenin ortasında, su dökmek için kalktım, ve o orada, yere Uzanmış yatıyordu. | Open Subtitles | و في وسط الليل استيقظت لأقضي حاجتي و كان هو مستلقي على الأرض |
"Uzanmış Tanrıça" için iyi bir fiyat verirdiniz, değil mi? | Open Subtitles | سعر جيد لإحدى لوحات "المُلهمة المتكئة"، أليس كذلك؟ |
"Lütfen "Uzanmış Tanrıça" yı aşkımızın bir sembolü olarak kabul et | Open Subtitles | "تفضلي بقبول "المُلهمة المتكئة |
- De Luca "Uzanmış Tanrıça"da, nadir görülen bir lacivert tonu kullandı, Rafael'in kullandığının aynısı. | Open Subtitles | - "دي لوكا) رسم "المُلهمة المتكئة) - مع ظل نادر من الطلاء الأزرق (نفس اللون الذي استخدمه (رافائيل |
Ve sonra o gece geç vakitte, Uzanmış tavana bakıyordun, ve kafandaki su çevrendeki manzaradan pek farklı değilken, kendi kendine şöyle demiştin: | Open Subtitles | وبعد ذلك يحل الليل وأنت ترقد وتنظر للأعلى ومابينالماءومرمىبصرك ... |
Ve sonra o gece geç vakitte, Uzanmış tavana bakıyordun, ve kafandaki su çevrendeki manzaradan pek farklı değilken, kendi kendine şöyle demiştin: | Open Subtitles | وبعد ذلك يحل الليل وأنت ترقد وتنظر للأعلى ومابينالماءومرمىبصرك ... |
Üstatların sanat aşkıyla donatılmış etrafı, Uzanmış yatıyor. | Open Subtitles | ترقد فى مكان مُزخرف أقامه* *بارعون فى الفن الجميل |
Tüm elbiselerin üzerimdeyken onun üzerine Uzanmış aynı şey gibi daha önce birbiriyle iletişim kurmayı başaramamış iki insan olduğumuzu hissetmenin verdiği, üzüntüyü yaşadım. | Open Subtitles | فقد كنت بملابسي كاملة عندما كنت مستلقية على علو منه وقد كنت |
Bu gece uyumadan önce, yatağına Uzanmış rahatlarken ve yavaşça uykuya dalarken beni düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | قبل أن تنامي هذه الليلة و أنتِ مستلقية على فراشكِ ترتاحين و تنجرفين ببطئ نحو النوم أريدكِ أن تفكري بي |
Yatakta Uzanmış yayınlara bakıyorsun, | Open Subtitles | انتِ مستلقية في السرير وتتصفحين القنوات الصوتية |
Üç yıl önce, Pasifik'in sefil bir yerinde çamurda Uzanmış seninle geçireceğim böyle bir anı hayal ediyordum. | Open Subtitles | قبل 3 أعوام بجزءٍ مزرٍ من المحيط الهادئ كنت أستلقي في الوحل وأحلم بلحظة كهذه معكِ |
Sahilde Uzanmış kitap okuduğumu senin de ders aldığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر كنت أستلقي على الشاطئ اقوم بقراءة كتاب وكنت تأخذين تلك الدروس |
"babam bir psikolog ama Uzanmış insanlarla konuşan türden değil" derdi | Open Subtitles | كانت تقول للأطفال في المدرسة أبي هو عالم نفسي ولكن ليس من النوع الذي يستلقي أمامه الناس |
Şimdi burada Uzanmış düşünüyorum ölürsem bebeğime sen bakarmısın? | Open Subtitles | كنتُ راقدة هنا أفكر لو مت هل سترعين طفلي ؟ |
Avlunun altındaki ıslak ve pis kumların üzerinde Uzanmış kendi işime bakarken babam annemle karşılaştı ve dedi ki... | Open Subtitles | و ها أنا كنت مُمدداً على الرمال القذرة في الساحة الخارجية للفندق مهتماً بشؤوني فقط, عندما التقى أبي وأمي صُدفة - وقال لها |
Çok kalabalık bir sokağın ortasındaydım, sonra kaldırımın ortasına Uzanmış bir zavallı görüyorum | Open Subtitles | كنت في شارع مليىء بالناس ورأيت شاب مسكين يرقد على الرصيف |
Bebeğini çıplak bir halde, mavi bir ışığın altında Uzanmış savunmasız bir halde görüyor. | TED | ترى ابنها عاري، مستلقي تحت أضواء زرقاء، يبدو نوعاً ما ضعيف بالنسبة للأم. |
Yatakta Uzanmış tavana bakıyordum. | Open Subtitles | كنتُ مستلقيةً على فراشي، أحدّق في السقف |
Ama dans provalarının biri sırasında Uzanmış kolunun üzerine düştü ve bileğini burktu. | TED | وخلال احد دروس تدريب الرقص سقطت علي ذراعها الممدودة مما ادى الي التواء معصمها |