Çiçekler ve bitkilerde aynı şekilde, yayıldılar. Teknolojide aslında hayatın bir uzantısıdır. | TED | والأزهار والنباتات هي نفس الشيء، ممددا. والتكنولوجيا هي أساسا امتداد للحياة. |
Belki de geleceği görmek sadece bunun bir uzantısıdır. | Open Subtitles | ربما توقع المستقبل ليست سوى امتداد لتلك القدرة |
"Toprağın bir topluluk oluşu ekolojinin temel kavramıdır ama toprağın sevilmesi ve sayılması etiğin bir uzantısıdır." | TED | "مفهوم الأرض على أنها المجتمع هو أساس علوم البيئة، ولكن احترام وتقدير هذه الأرض هو امتداد لمفهوم الأخلاق." |
Karadelik kavramı, yerçekimi yasalarının doğal bir uzantısıdır. | Open Subtitles | نظرية الثقب الأسود هي إمتداد طبيعي لقوانين الجاذبية |
Öğretilen her hareket, katil balinanın doğal davranışlarının bir uzantısıdır. | Open Subtitles | وكُل شئ تم تدريبُهُم عليه هو إمتداد.. لسلوك الحوت القاتل الطبيعي. |
Sığınak bir katilin psikozunun uzantısıdır. | Open Subtitles | -رجاءً، لا تحضّيه على الاستهلال . إنّ الوكر امتداد لهوَس القاتل. |
Şahsi korkuların bir uzantısıdır. | Open Subtitles | إنه امتداد مخاوف شخصية. |
Kran'too sadece bedeninin bir uzantısıdır. | Open Subtitles | الـ"كرانتو" ليست إلا امتداد لجسدك |
Bak,bunu bildiğini biliyorum fakat Praylis Grup, müşterilerinin bir uzantısıdır. | Open Subtitles | أعرف أنك تعرف هذا... و لكن مجموعة "برايلس..." تعد كـ امتداد لعملائها. |