Küçüldüğünde kollarını dışarı doğru uzatıp içe doğru çeken ve kendi etrafında dönen bir artistik patinajcı gibi dönüş hızını artırmış. | Open Subtitles | ..كلما تقلص يصبح مثل متزلج يدور حول نفسه تمتد أذرعه ثم يسحبها |
Şeytanın elimi uzatıp Daniel'ı, kızkardeşimin kocasını... | Open Subtitles | أتذكّر الشيطان يدى وهى تمتد لقتل دانييل |
Ronald Reagan'ın Sovyetler'e elini uzatıp yardım etmelerine izin vermesi çok cesur bir hareket. | Open Subtitles | انه تصرف شجاع من قبل الرئيس ان يمد اليد للسوفيات ويسمح لهم بالمساعدة |
Gondor'un genç komutanı sadece elini uzatıp Yüzük'ü kendine alacak ve dünya yok olacak. | Open Subtitles | فقط على قائد "جوندور" الشاب أن يمد يده لكييأخذالخاتملنفسه، وبعدها يسقط العالم |
Elini uzatıp termostatın kolunu tutar ve bir yöne doğru birazcık çevirir, su birden yüz derece ısınır, | TED | مد يده إلى الصنبور وأداره ببطء في اتجاه واحد وكان الماء جدُ ساخن. |
Kollarını uzatıp avucunu yukarı doğru tutabilir misin? | Open Subtitles | يمكنك مد ذراعيك للخارج وكفك للأمام هكذا؟ |
Misa'nın hayatını uzatıp, kendim öleceğim. | Open Subtitles | سأقوم بإطالة فترة حياة ميسا ، وأموت أنا أيضاً |
Emin değilim, ama geçen ay, Volkswagen Kaplumbağa'm bozulunca, ...elini arabamın bir metre altına uzatıp, İngiliz anahtarını aldığına yemin ederim. | Open Subtitles | لا يمكنني التأكد ولكن الشهر الماضي عندما كانت سيارتي بالورشة أقسم إني رأيت ذراعه تمتد لمفتاح ربط يبعد 3 أقدام تحت سيارتي |
Şimdi bacaklarınızı uzatıp, rahatça yatın. | Open Subtitles | يرجى تمتد ساقيك وترقد في سلام. |
Gondor'un genç komutanı sadece elini uzatıp Yüzük'ü kendine alacak ve dünya yok olacak. | Open Subtitles | فقط على قائد "جوندور" الشاب أن يمد يده لكييأخذالخاتملنفسه، وبعدها يسقط العالم |
Ellerini uzatıp o şeye, alsaydı onu, bu onun felaketi olurdu. | Open Subtitles | لقد مد يده ليحصل على الخاتم و لهذا سقط |
Ve ölüm elini uzatıp omzuma dokundu. | Open Subtitles | بدا كأن الموت مد يداه ولمسني على كتفي. |
Ve en sonunda bir gün, uyandım ve sanırım kalp krizi geçiriyorum diye düşündüm, çünkü yatakta tamamen donmuş şekilde yatıyor, telefona bakıyor, düşünüyordum, "Yanlış bir şeyler var ve yardım çağırmalıyım," ve kolumu uzatıp telefonu kaldırıp numarayı çeviremedim. | TED | و في يوم من الأيام، صحيت و اعتقدت أنني قد أصبت بجلطة، لأنني كنت ممدداً على الفراش دون أي حركة، أنظر إلى الهاتف، و أنا أفكر، "هناك أمر مريب و يجب أن أتصل للمساعدة،" و لم يكن باستطاعتي مد يدي لأحمل الهاتف و أتصل. |
Misa'nın hayatını uzatıp, kendim öleceğim. | Open Subtitles | سأقوم بإطالة فترة حياة ميسا ، وأموت أنا أيضاً |
Yaşam sürelerini uzatıp tek bir amaç için doğa kanunlarını çarpıtan ruh hastası bilim adamları. | Open Subtitles | علماء خوارق قاموا بإطالة حيواتهم والتحايل على قوانين الطبيعة سعياً لتحقيق هدف أوحد. |