Çok uzun bir zaman önce bir şey olduğunu söylüyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أقول, أن هذا شيئاً قد حدث منذُ زمن طويل |
Hiçbir şey söylememek için uzun bir zaman değil mi sence de? | Open Subtitles | إنها مدة طويلة لكي لا يطرأ هذا الموضوع للحديث ألا تظني ذلك؟ |
4.000 yıl uzun bir zaman. | TED | أربعة آلاف سنة هي مدة طويلة. |
Öteki konu ise, işleri uzun bir zaman diliminde yapmak durumundasınız, yani - sizin de bildiğiniz gibi bazı şeylerin bir veya iki yılda yapılmasını bekleyemezsiniz. Beş veya on yıl öteye bakmalısınız. | TED | وأيضاً فانه عليك القيام بالأعمال خلال فترة زمنية طويلة, فكما تعلمون, لا يمكن ان نتوقع الحصول على شيء ما خلال سنة أو سنتين. عليك ان تفكر قدما خمس أو عشر سنوات. |
uzun bir zaman boyunca iki farklı hayatı birden yaşadığımı hissettim. | TED | لفترة طويلة من حياتي أحسست كأنني كنت أعيش حياتين مختلفتين |
On yıldır buradayım. sigara sarmak ve hamam böceklerini saymak için uzun bir zaman. | Open Subtitles | أنا هنا منذ أكثر من 10 أعوام إنه وقت طويل للف السجائر وعد الصراصير |
- On yıl uzun bir zaman, koçum. | Open Subtitles | مرة كل عشرة أعوام - عشرة أعوام هو وقت طويل يا صاحبي - |
İki yıl Hannibal'ı zihninde tutman için uzun bir zaman. | Open Subtitles | لقد مضى عامان بأكملهما (هذا وقت طويل للغاية ليظل (هانيبال داخل عقلك |
Yani, bu oluşum süreci uzun bir zaman alır. | Open Subtitles | عملية التكوين هذه والتي كانت تستغرق وقتًا طويلاً |
Böylesine ufak bir dava için yedi yıl çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | سبع سنوات هي فترة طويلة من الزمن لقضية صغيرة كان لديك هناك. |
Çok uzun bir zaman boyunca, ekonomik dünyada cam tavan kavramı ile yaşaadık. | TED | خلال زمن طويل في المشهد الإقتصادي، عشنا مع مصطلح السقف الزجاجي. |
Ama, uzun bir zaman sonra, milyarlarca yıl sonra İkinci bir çoğaltıcıya sahip olduk: mimler. | TED | ولكن، وبعد زمن طويل يقدر بملايين السنين حصلنا على المُكرِر الثاني، الميمات |
20 yıl başka birine aşık olmadan yaşamak için uzun bir zaman. | Open Subtitles | 20سنة إنها مدة طويلة دون أن يكون لديك شخص تحبه |
Bu senin için uzun bir zaman Mickey. | Open Subtitles | إنها مدة طويلة بالنسبة لك, "ميكي". |
Asla, çok uzun bir zaman, hayatım. | Open Subtitles | أبداً" هي مدة طويلة جداً, عزيزتي" |
- Asla çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | أبداً هي مدة طويلة |
Hayır, bu uzun bir zaman alacak. | Open Subtitles | ,سوف يستغرق فترة زمنية طويلة. |
Bir hastane yatağında öylece yattı ve epey uzun bir zaman boyunca tavanı seyretti. | TED | فقط استلقى في سرير المستشفى ، و نوعاً ما ، حدَّق في بلاط البوليسترين بالسقف لفترة طويلة جداً. |
İşten uzak kalmak için uzun bir zaman. | Open Subtitles | ثلاثون يوما مبعد عن العمل إنه وقت طويل بعيد عن العمل |
Bu benim kariyerim, ve bırak bununla yüzleşeyim, bir sene çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | هذه هي حياتي ، ودعونا نواجه الأمر ألف سنة... هو وقت طويل حقا. |
"Sonsuza dek" uzun bir zaman. | Open Subtitles | "للأبد" وقت طويل للغاية |
Akabinde hastanede uzun bir zaman geçirdim. Neredeyse bir sene. | Open Subtitles | قضيت وقتًا طويلاً بعد ذلك في المستشفى حوالي عام |
Yani 8 yıl uzun bir zaman. | Open Subtitles | أعني، ثماني سنوات هي فترة طويلة. |
Asla çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | انه وقت طويل جدا |
Bir keresinde, uzun bir zaman evvel, uzun, çok uzun bir zaman evvel, | Open Subtitles | مرة من زمن بعيد من زمن بعيد جدا |
Bir başkasını seni sevdiğim gibi sevebilmem için çok uzun bir zaman geçmesi gerek. | Open Subtitles | ستمر فترة طويلة جداً جداً قبل أن أقع في حب أحد غيرك بنفس الشكل الذي أحببتك به |
Bunlar, uzun bir zaman içinde evrildikleri üzere işleme ve iletişimin ekonomisidir. | TED | هذه هي اقتصاديات التصنيع، والتواصل كما تطورت على مدى فترة طويلة من الزمن. |