Yavrunun güvenliğe geçebilmesi için vücuduyla bir köprü oluşturabilecek kadar iri ve güçlü. | Open Subtitles | هو كبير وقوى كفايه ليشكل جسر بجسده ليمكنها من التسلق نحو الامان |
Ama bir gece onun vücuduyla yaptığı şeyi gördüm. | Open Subtitles | ولكن ذات ليلة رأيته يفعل أمورًا بجسده |
Dev vücuduyla üzerine çullanır. | Open Subtitles | سوف يسحقك بجسده العملاق |
Ayrıca baban, şey, aslında baban bir kadının vücuduyla pek de iyi değildi. | Open Subtitles | ... و عندما يكون , حسناً , لنقل فحسب والدك لا يعرف طريقه لجسم امرأة |
İnsan vücuduyla ilgili ayrıntılı bir atlas yayımlamıştı. | Open Subtitles | و قام بنشر معجماً مفصلاً لجسم الإنسان |
O sadece vücuduyla kötülükleri dağıtan bir şaman. | Open Subtitles | إنها شامان قامت بتلقي طاقة سلبية بجسدها |
vücuduyla beni korudu. | Open Subtitles | لقد حمتني بجسدها. |
Bir kadının hayatında bir an gelir ki vücuduyla hala gösteriş yapabilir ama göstermemelidir. | Open Subtitles | هناك وقت في حياة المراة يمكنها ان تظهر جسدها ولكن لا يجب ان تفعل ذلك |
Bütün vücuduyla yapmadı. | Open Subtitles | ليس بجسده كله. |
Beyni vücuduyla bağlantısını koparıyor. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}{\fnArabic Typesetting}.أخذ عقلها يفقد الاتّصال بجسدها |
Lisa çıplak vücuduyla şükran gününün içine etti. | Open Subtitles | ليزا) افسدت عيد الشكر بجسدها العاري) |
Döndükçe, point ayakkabısı ve yer arasındaki ve kısmen vücuduyla hava arasındaki sürtünme, momentini azaltır. | TED | بينما هي تدور هناك احتكاك بين حذائها "البونت" والأرض وبطريقةٍ ما بين جسدها والهواء يقلل من قوة دفعها |
Onu nazikçe vücuduyla bloklamaya çalıştı. | TED | حاولت أن تكبحه بلطف باستخدام جسدها. |