"vadeden" - Translation from Turkish to Arabic

    • واعدة
        
    • واعده
        
    • طموحة
        
    • الواعد
        
    • الواعدة
        
    "...gelecek vadeden bir aday olmanız sebebiyle sizi bekleme listemize alabiliriz." Open Subtitles انت مرشحة واعدة و لذلك نرغب بوضعك على لائحة الإنتظار خاصتنا
    Oh, tanrı aşkına gelecek vadeden bir sanatçı. Open Subtitles يا إلهي فنانة واعدة تصادف أنني أتبنى موهبتها
    Ümit vadeden, genç oyun yazarı, sevimli küçük bir tiyatro... Sonra bir gün, bir de baktık kar fırtınası yüzünden çatı çökmüş. Open Subtitles حقوق مسرحية واعدة يافعة مسرحا صغير جميل ثم في احد الايام وصلنا المكان
    - Emlak işindeki gelecek vadeden kariyerinden vazgeçtiğin için pişman mısın? Open Subtitles الست نادم على انك تخليت عن مهنه واعده ؟ -في العقار ؟
    Bunlar evrensel, umut vadeden dönüşümsel hedefler; amaç, dengeli bir dünya sisteminde katılımcı ve ekonomisi güçlü bir insanlık. TED هذه أهداف انتقالية عالمية طموحة من أجل ازدهارٍ شامل للبشرية على نظامٍ مستقرٍّ للكوكب.
    Katherine, en umut vadeden adayın Ted Danson'a benzeyen ve vajinasından osurup duran o kadın olduğunu hatırlatırım. Open Subtitles وكاترين, هل اذكرك بأن مقدمك للطلب الواعد كانت تلك المراءه التي بدت كأنها تيد دانسون
    Evrimsel algoritmalar ya da biyolojik evrimi taklit eden genetik algoritmalar, makinelere orijinal ve değerli sanatsal çıktılar ürettirmede umut vadeden bir yaklaşım. TED وخوارزميات التطوير، أو الخوارزميات الجينية التي تحاكي التطور البيولوجي، هي أحد المنهجيات الواعدة لجعل الآلات تولد خرجاً فنياً مبتكراً وقيّماً.
    Bazılarının gerçekten umut vadeden kariyerleri varmış ama çocukları için işi bırakmışlar, şimdi de olaydan o kadar uzaklar ki hiçbir şey yapmıyorlar. Open Subtitles أقصد، بعضهم لديهم مهن واعدة لقد أستسلموا ليحظوا بأطفال والأن بعيدين عن المسار سوف يفعلوا أي شيء
    O zaman Yunanistan ülkeyi boğan güçlü bir kurumun kontrolü altındaydı. Babam, yeniden bir Yunanistan hayal eden, özgürlüğün hakim olduğu ve belki de halkın, vatandaşların esasen kendi ülkelerini yönetebilecekleri bir Yunanistan'ın hayalini kuran ve umut vadeden bir hareketin başındaydı. TED في ذلك الوقت كانت اليونان تحت سيطرة مؤسسة قوية جداً قامت بتضييق الخناق على الدولة وكان أبي على رأس حركة واعدة لإعادة تصور اليونان حيث سادت الحرية حيث بإمكان الشعب والمواطنين حكم دولتهم
    Gelecek vadeden bir kariyerim ve harika bir nişanlım vardı. Open Subtitles كان لدية وظيفة واعدة ، و خطيب رائع
    Gelecek vadeden bir kariyerim ve harika bir nişanlım vardı. Open Subtitles كان لدي مهنة واعدة و خطيب رائع
    Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum ve umut vadeden bir dostluğa başlamak için. Open Subtitles - أتطلع إلى اللقاء بها... ... ولإنشاء صداقة واعدة.
    Ya Toronto'dan bir garson ya da gelecek vadeden genç bir deniz biyoloğu. Open Subtitles نادلة التقيتها في (تورنتو)، أو شابة واعدة في علم الأحياء البحرية
    İşte umut vadeden biri bakalım. Open Subtitles هذه ةاحدة واعده
    Kabul raporuna göre Catherine gelecek vadeden bir oyuncuymuş ve kızına hamileyken psikiyatrik ilaçlarını bırakmış. Open Subtitles وفقا لتقرير الإدخال كاثرين كانت ممثلة طموحة توقفت عن أدويتها النفسية
    Şu an bir yerlerde gelecek vadeden bir öğretmen var. Hayatta olmayan bir eğitim profesörü tarafından geliştirilmiş fi tarihinden kalma bir tür eğitim teorisi üzerine kurulu 60 sayfalık bir yazı üzerinde çalışan bir öğretmen. Uğraştığı bu işin eğitimci olmak gibi, hayatları değiştirmek ve çevreye büyü saçmak gibi hayatında yapmak istedikleri ile ne alakası olduğunu düşünüp duruyor. TED في هذه الأثناء هناك مدرّسة طموحة تعمل على مقال من 60 صفحة معتمدة على نظرية تعليمية عتيقة طورها أستاذ تعليم قضى نحبه متسائلة مع نفسها عن علاقة هذه المهمة التي انخرطت فيها مع ما تريد القيام به في حياتها، وهو أن تصبح مربية، وتغير حياة الناس، وتطلق شرارات ساحرة.
    Eminim ki Aiden'ın Hollywood'daki gelecek vadeden bir genç yetenek olduğunun farkındasınızdır. Open Subtitles انا متأكدة ان جميعكم تعلمون ان " ايدن " هو وجه هوليود الواعد في الموهبة
    Ronnie, umut vadeden kanser tedavileri üzerinde çalışıyordu. Open Subtitles لقد كان (روني) يعمل على بعض علاجات السرطان الواعدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more