Silikon Vadisindeki büyük paylaşımcı ekonomi engelleyicileri engellenebilse ve bu da refah anlamında iyi bir işaret olsa. | TED | لذلك، فإن من يقومون بإرباك الإقتصاد المشترك في سيليكون فالي قد يتعرضون للإرباك، وسوف يكون هذا شيئاً جيداً للإزدهار. |
Yani açıkça görülüyorki Silikon Vadisindeki firmaların üretkenliği sadece kendi çalışanlarının vasıflarıyla alakalı değil aynı zamanda o bölgedeki tüm diğer çalışanlarla da alakalı. | TED | فالواضح، أن إنتاجية مؤسسات سيليكون فالي تملك الكثير من ناحية التعامل مع المهارات ليس على العاملين في مؤسساتهم وحسب، بل على سائر العاملين في كل المؤسسات في المنطقة الحضرية. |
70'lerin ortalarında bir grup hacker... ve Silikon Vadisindeki bilgisayar delileri Homebrew Computer Kulübünü oluşturdular. | Open Subtitles | في وسط السبعينيات قامت مجموعة من القراصنة "وهواة الكمبيوتر في "سيليكون فالي بإنشاء نادي "همبرو" للحاسوب |
Sizi Ram Vadisindeki soframa davet ediyorum! | Open Subtitles | انه لمن دواعى سرورى ان تتناولوا طعامكم معى فى وادى روم |
Huzur Vadisindeki toprak, ...onun deneysel çiçekleri için bulunmaz nimetti. | Open Subtitles | التربة فى وادى السلام كانت مثالية لزهورها التجريبية |
Binalar Anıt Vadisindeki yamaçlar gibi iş görerek rüzgârları yukarı yönlendirir ve iç kısımlara giden kazlara gereken takviyeyi sağlar. | Open Subtitles | المباني تمثل دعامات من وادي النصب, تقوم بتوجيه الرياح نحو الأعلى وإعطاء الاوز دفعة التي هم بأشد الحاجة إليها بينما هم ينتقلون نحو الداخل. |
"Pardon, ensestler Vadisindeki hastalık kaynayan bir fahişe fabrikasından kaçmış." | Open Subtitles | الذي ستقوله له " أنا آسف لكنه هرب " " من مصنع أمراض عاهرات في تلة للمقطورات ؟ " |
Aaron, Dratch Vadisindeki yangını kızkardeşinin çıkardığını biliyoruz. | Open Subtitles | هارون، نَعْرفُ بأنّ أختَكَ مجموعة تلك النارِ في Dratch فالي. ذلك كَانَ حادثاً. |
İlgini çekiyorsa seninle gidip kuzey Vadisindeki çiftliklerinden bazılarına bakabiliriz. | Open Subtitles | إنه أمر ممتع ما رأيك ان نذهب إلى إحدى المزارع في (نورث فالي) |
Napa Vadisindeki Rhinehart Bağlarından Biodinamik beyaz şarap. | Open Subtitles | نبيذ أبيض منشّط من "نبيذ (رينهارت)"، في (نابا فالي). |
Silikon Vadisindeki ofisiyle konuştum. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} تحدثت إلى مكتبه في (سيليكون فالي). |
Bu, Sonoma Vadisindeki o harika yerden Shiraz. | Open Subtitles | هذا شيراز من أفضل مكان بـ(سونوما فالي) |
Huzur Vadisindeki herkesten öcünü mutlaka alacağına dair yemin etti. | Open Subtitles | وقد أقسمت على الثأر الأبدى . من أى شخص من وادى السلام |
Kendini barış Vadisindeki herkesi kırıp geçirmeye adatacaktır | Open Subtitles | لقد تعهد أن يدمر وادى السلام. |
Rosedale Vadisindeki kazadan Bonnie Drummond'u getiren hanginizdi? | Open Subtitles | أيٌّ منكم أحضر أحضر (بوني دراموند) ؟ "حادث التصادم من وادي "روسدل |
Bunu söylediğine memnun oldum çünkü ben de bütün paramı Nobles Vadisindeki Ellstin Limehouse'a teslim etmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | يسرني قولك هذا لأني كنت أفكر بنقل كل مالي إلى " إليستين لايمهاوس " عند تلة النبلاء |
Nobles Vadisindeki kilise için. | Open Subtitles | " كنيسة في تلة " نوبل |