| Hayır.Hayır.Hayır.Hayır.... Bunun için vaktin yok. Neden evde duş almadın? | Open Subtitles | ليس لديك وقت لتأخذ دش ولماذا لم تأخذه في البيت |
| Senin kimse için vaktin yok, benim de senin için yok. | Open Subtitles | ليس لديك وقت لأحد لذا أنا ليس لدي وقت لك |
| Eğer hava saldırısı ile ilgili dediklerin doğruysa, beni taşımak için vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت لتحملني لأنك قلت أن هناك طائرات هجوم سوف تدمر هذا المكان |
| Şehirli kız oldun artık. İhtiyar babana ayıracak vaktin yok. | Open Subtitles | لقد أصبحت ابنة المدينة لا وقت لديك لوالدك المتقدم في السن |
| Ya da yapamıyorsun, ya da vaktin yok, her neyse... | Open Subtitles | او لاتستطيع، او لايوجد عندك وقت او اي سبب اخر.. |
| - Hayır. Artık hiç vaktin yok. | Open Subtitles | لا , الآن لا تملك الوقت |
| Basit ve nazik olana vaktin yok. Bütün kirli işleri yapıyorsun. | Open Subtitles | بدون وقت لشيء بسيط شيء جيد, القيام بالعمل القذر |
| Büyük gösteriden önce fazla vaktin yok. | Open Subtitles | حسناً.. ليس لديك وقت كثير قبل العرض الكبير، فأنا أقترح |
| Geçmişini kurcalayacak vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك وقت إذاً للبدء في نبش ماضيك. عليك الرحيل. |
| İyi bir özel hayatın olması için vaktin yok çünkü dublör olmaya çalışıyorsun ve sonuç alamıyorsun. | Open Subtitles | ليس لديك وقت لتحظى بحياة شخصية جيدة، لأنك تحاول العمل كمجازف، بينما لا تنجح في ذلك. |
| Ama vaktin yok. Böyle görünmende sorun yok. | Open Subtitles | و لكن ليس لديك وقت ،منظرك هذا له مغزى |
| Patronunun kocasının katil olduğunu kanıtlaman gerekiyor bu yüzden şu an kendin için endişelenecek vaktin yok, anlıyorum. | Open Subtitles | تحتاج لمساعدة رئيستك لتثبت أن زوجها قاتل إذا ليس لديك الوقت لتقلق بشأنك الآن |
| Durumu araştırmaya vaktin yok çünkü kur yapmaktan vakit yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت للتحقيق مع المشتبه لأنك مشغول جدا بالتودد اليها |
| Eski arkadaşlarla görüşmek için vaktin yok. | Open Subtitles | ليس لديك الوقت لإعادة لم الشمل |
| Yikanmaya vaktin yok, Pic Prens. | Open Subtitles | لا وقت للاستحمام أيها الأمير غير الشرعي. |
| Espri yapacak kadar vaktin yok gerzek. | Open Subtitles | لا وقت لدينا للمزاح أيتها الغبية. |
| Bence bu kadar şey alacaksan dolaşmaya hiç vaktin yok. | Open Subtitles | لا اظن ان عندك وقت لشراء هذه مشياً على الأقدام |
| Dünya barışı ile çok ilgilendiğinden, çok meşgulsün sosyal çağrılar için vaktin yok. | Open Subtitles | هو فقط بأنّك متورط جدا في هذه قطعة السلام العالمية، أنت ما عندك وقت للنداءات الإجتماعية. |
| Çünkü hiç vaktin yok. | Open Subtitles | لأنكَ لا تملك الوقت |
| Akşam yemeği için vaktin yok mu? | Open Subtitles | بدون وقت للذهاب للعشاء؟ |
| Dinlenmeye pek vaktin yok. Diğeri de birazdan gelecek. | Open Subtitles | إذاً ، ليس لديكِ الوقت الكافي للإسترخاء سيولد الطفل الأخر في خلال دقيقة |
| Tekrar yapıştırmaya vaktin yok. Çivilemen gerek. | Open Subtitles | لا تملك وقت كي تلصقهم مجدداً عليك أن تثبتهم مستخدماً المسامير |