Ama oraya varır varmaz... babam öldü ve cenaze için buraya geldim. | Open Subtitles | و لكن و بعد وصولنا إلى هناك توفي والدي , و عُدت إلى هنا من أجل الجنازة |
Oraya varır varmaz işaret vereceğiz. | Open Subtitles | فورَ وصولنا هُناك، سوف نقوم بأشعال إشارةٌ لك. |
Bu yüzden Seoul'e varır varmaz ilk işim pasaportunu almak oldu. | Open Subtitles | لذلك أول ما قمت به هو أني صادرت جواز سفره عند وصولنا لسيول |
Dayton'a varır varmaz elemanlara kart atar, arabanın nerede olduğunu bildirirdim. | Open Subtitles | عند وصولي إلى دايوتون، سأرسل رسالة إلى الشركة لأخبرهم بمكان السيارة |
Tek yapmam gereken eve varır varmaz... kalan ilacın üstüne, sifonu çekmek. | Open Subtitles | أنا فقط .. سأتخلص من الأقراص الباقية بمجرد وصولي للمنزل |
Pekala, oraya varır varmaz sizi arayacağım. Tamam mı? | Open Subtitles | حسنا يارفاق, ساهاتفكم حالما اصل هناك, حسنا؟ |
- Güle güle. Varır varmaz yaz, böylece adresini alırım, tamam mı? | Open Subtitles | أكتبي إلي حالما تصل إلى هناك لذا سأعرف عنوانك، حسناً؟ |
Oraya varır varmaz bu belaya son vereceğim. | Open Subtitles | وبمجرد وصولنا إلى هناك، سأقوم بإصلاح كل هذه الفوضى |
Karakola varır varmaz o izleri database'de aratacağım. | Open Subtitles | بمجرد وصولنا للمركز سأقوم بالبحث في قاعدة البيانات |
Hanımefendi, karakola varır varmaz arayabilirsiniz onu. | Open Subtitles | سيدتي، يمكنكِ عمل أتصال في لحظة وصولنا الى المركز |
Gemiye varır varmaz, onu almak için geri döneriz. | Open Subtitles | ساعة وصولنا للقارب، سنعود لأجله |
Onu ilk gün aldı, neredeyse varır varmaz. | Open Subtitles | لقد أخذه في يومه الأول، فور وصولنا |
İHA bölgeye varır varmaz saldırıyı yapabiliriz. | Open Subtitles | بقدر وصولنا إلى الهدف سنبدأ الهجوم |
Kasabaya varır varmaz seni Büyülü Orman'a götürecek ilk gemiye bindireceğim. | Open Subtitles | {\pos(190,200)}فور وصولنا للبلدة، سنضعك في أوّل سفينة عائدة إلى "ستوري بروك" |
Bir saate Los Angeles'da olurum. Oraya varır varmaz seni ararım. Hep hareket halinde ol! | Open Subtitles | سأكون هناك خلال ساعة، سأتصل بك فور وصولي لا تتوقف عن التحرك |
Sizi çok seviyorum. Varır varmaz arayacağım, söz. | Open Subtitles | أحبكما كثيراً وسأتصل بكما فور وصولي إلى هناك |
Aynı şekilde... Kafir köpek, belirtiyorum ki... en kısa sürede o şehre varır varmaz... bilakis şahsen... kafanı keseceğim. | Open Subtitles | لنفس الكلب الكافر, أعلن إنتظار وصولي في هذه المدينة وحالما تكون أمامي |
Varır varmaz bu işi düzelteceğim. | Open Subtitles | وسوف أصحح هذا الاجحاف بمجرد وصولي لمقر الاجتماع. |
Zemin kata varır varmaz buluşma yerine gitmeye çalışacağım. | Open Subtitles | بمجرد ان اصل الى الطابق الارضى سنكتشف كيف نلتقى |
Ben eve varır varmaz upuzun bir köpük banyosu yapacağım! | Open Subtitles | -حالما اصل الى المنزل -سآخذ حماما طويلا مليئا بالفقاعات |
Yarın sabah eve varır varmaz seni ararım. | Open Subtitles | انا سوف اتصل بكِ غداً صباحاً (حالما اصل الى (لوس انجلوس |
- Güle güle. Varır varmaz yaz, böylece adresini alırım, tamam mı? | Open Subtitles | أكتبي إلي حالما تصل إلى هناك لذا سأعرف عنوانك، حسناً؟ |