"varoluşsal" - Translation from Turkish to Arabic

    • وجودية
        
    • الوجودية
        
    • الوجوديّ
        
    • خطر
        
    • وجوديّة
        
    Hiç kimse yola çıkma nedenim olan Tanrının varlığına dair delilleri veya hayatın anlamı gibi büyük varoluşsal sorulara cevap istemedi. TED لم يطلب أحد إجابات لأسئلة وجودية عميقة أو دليلًا على وجود الإله أو معنى الحياة مثل الذي كنت أبحث عنه.
    İyi ki tefekküre dalıp varoluşsal problemlerle uğraşacak vaktin var çünkü benim öyle bir vaktim yok. Open Subtitles لا, أنا سعيدة لأن لديك وقت لتأمل الكون والتفكير بمشاكل وجودية لانه ليس لدي ذلك بالكاد لدي وقت لأفكر
    Sanırım eve gitmelisin çünkü varoluşsal bir kriz yaşıyorsun ve bundan çıkartabileceğin en iyi ders kendi başına kalsan bile bir birey olduğundur. Open Subtitles أعتقد بأنه يجب أن تذهبي إلى المنزل لأنك تعانين من أزمة وجودية و أفضل درس يمكنك أن تأخذيه من ذلك
    Bu arada, bizim gerçek varoluşsal felaket risklerine karşı olan çekincemiz, özellikle felsefik ve etik bir soruya dayanır. Soru şudur: İki senaryo düşünün. TED وبالمناسبة نفورنا الخاص من خطر الكوارث الوجودية يعتمد على سؤال أخلاقي وفلسفي، والذي هو: تأمل هذين السيناريوهين.
    Bu monolog Hamlet'in varoluşsal ikilemini ifade ediyor: düşünce ve eylem arasında parçalanmak, yaşam ve ölüm arasında seçim yapamamak. TED تجسّد هذه المناجاة معضلة هاملت الوجودية وهي حيرته بين التفكير والفعل، وعجزه عن الاختيار بين الحياة والموت.
    varoluşsal olarak konuşuyorum tabii. Open Subtitles سأحررهم، على الصعيد الوجوديّ.
    Elon Musk, bunun bir varoluşsal risk olduğu ve toplum olarak karşı karşıya olduğumuz en büyük risklerden biri olduğu konusunda uyardı. TED ايلون مسك حذر من انه خطر وجودي وواحد من اكبر المخاطر التي سنواجهها كحضارة.
    ve direk mücadele, varoluşsal kuvvetleri karşılaştırıldığında. Open Subtitles وعبر هذا الكفاح، يواجه قوّات وجوديّة...
    varoluşsal bir şok yaşıyorsun ama sonra manevi ve dünyevi olarak su götürmez bir gücün oluyor. Open Subtitles لقد مررت بصدمة وجودية لكن بعدها عثرت على ذاتي وقد حُررت بقوة إلهية ودنيوية.
    Yani bildiğimiz varoluşsal krizler öyle mi? Open Subtitles لذا فنحن نتحدث عن أزمة وجودية قديمة عادية، أليس كذلك؟
    Bir roket gemisinde, değersiz hayatlarının varoluşsal cevaplarını arayan birkaç zengin insan ile ne gibi bir ortak noktam olabilir ki? Open Subtitles ما أود ربما تكون مشتركة مع حفنة من الأغنياء في سفينة الصواريخ الحصول على إجابات وجودية لحياتهم لا معنى لها؟
    Ama varoluşsal krize girecekseniz, Portland'ın kışıyla mücadele etmeniz epey zordur. Open Subtitles "لكن إنْ كنت ستواجه أزمة وجودية" "فإنّ بورتلاند فى الشتاء من العسير قهرها"
    Demek istediğim, Ben... varoluşsal bir kiriz geçiriyorum. Open Subtitles أعني، انا اواجهُ أزمة وجودية هنا
    1-2 varoluşsal ikilem işte. Open Subtitles أتعلمين ، مجرد أزمة وجودية أو إثنتين
    Biz Kenyalıların iyileşmesi gereken konu, öz sevgimizin eksikliği, kendimize olan ağır nefretimiz ve varoluşsal kimlik bunalımımız. TED الأمر الذي يجب أن نبرأ منه، نحن الكينيون، هو افتقارنا لحب الذات، كرهنا العميق لأنفسنا والأزمة الوجودية لهويتنا.
    O yüzden mesleğimde her gün varoluşsal yalnızlığa karşı bilimsel kanıt üretmem gerekiyor. TED كل يوم في وظيفتي، أستطيع توفير أدلة علمية ضد الوحدة الوجودية.
    Burada varoluşsal durumları falan işliyoruz. Open Subtitles هل تعرف أمراً يا رجل؟ كل شيء هنا يتعلق بالحالات الوجودية وما شابة
    İronik olan, yıllar önce beni mezun etmeyen o okulun şimdi benim durum komedilerimdeki varoluşsal öğeleri, ders olarak göstermesi. Open Subtitles إنه أمر عجيب. لم أستطع التخرج و مع ذلك نفس الكلية تُدَرِّس مقرراً... عن المواضيع الوجودية في الكوميديا التي أقدمها
    Burada realiteye ilişkin varoluşsal bir bakış elde ederiz. Open Subtitles هذه هي الرؤية الوجودية للواقع كما نحصل عليها هنا
    Afganistan küresel güvenliğe karşı varoluşsal bir tehdit teşkil etmiyor. TED فأفغانستان لا تمثل اي خطر على الامن العالمي
    - varoluşsal buhran. Open Subtitles "أزمة وجوديّة"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more