Bu bölümün yalnızca yüz tanımada uzmanlamış olduğundan emin olmanın tek yolu bu varsayımların hepsini elemek. | TED | الطريقة الوحيدة للتأكد أنّ تلك المنطقة مسؤولة فقط عن تمييز الوجوه هي عبر دحض تلك الافتراضات. |
Gelecekte otomasyon tarafından tehdit edilecek meslekler, görevler ve işler hakkında yaptığımız varsayımların birçoğuna ileriye dönük olarak meydan okunacak gibi görünüyor. | TED | لذلك فالكثير من الافتراضات التي نفترضها حول نوع المهن والمهام والوظائف والتي ستكون مهددة بواسطة التشغيل الآلي في المستقبل من المرجح جدًا أن يثبت خطائها. |
Ama Ken, yaşım ilerledikçe varsayımların tehlikeli olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لكن "كين"، كلما تقدمت في السن أتعلم أن الافتراضات خطيرة |
İş stratejisinin aslında her zaman teknolojiye dair varsayımlar üzerine kurulmuş olduğunu iddia edeceğim, bu varsayımların değiştiğini de ve aslında oldukça dramatik olarak değiştiklerini ve bu yüzden bizi harekete geçirenin iş stratejisi diye kastettiğimiz şeyden farklı bir kavram olduğunu. | TED | سأحاول أن أثبت أنّه وفي الواقع، استراتيجية الأعمال تقوم دائما على أساس افتراضات حول التكنولوجيا، وأنّ تلك الافتراضات في تغيّر دائم، وفي الحقيقة، فهي تتغيّر بشكل كبير جدًا، و أنّ ذلك سيدفع بنا إلى مفهوم مختلف لما نعنيه باستراتيجية الأعمال. |
18. yüzyıl hakkında düşürseniz, diyelim ki, 19. yüzyıl sonları öncesi entelektüel yaşam hakkında düşünürseniz, yaptığınız her şey, düşündüğünüz her şey, fiziksel dünya olsun, beşeri dünya olsun, beşeri dünya haricindeki doğal dünya olsun, veya ahlak olsun, yaptığınız herhangi bir şey dini olan bir dizi varsayımların, Hristiyan varsayımların arka planına karşı çerçevelenir. | TED | إذا تفكرت في القرن الثامن عشر، لنقل اذا تفكرت بالحياة الفكرية ما قبل القرن الثامن عشر، أي شيء قمت به، أي شيء فكرت به، سواء كان ذلك العالم المادي، العالم البشري، العالم الطبيعي بعيدا عن العالم البشري، أو الأخلاق، أي شيء فعلته سيتم ارجاعه الى مجموعة من الافتراضات الدينية، افتراضات دينية مسيحية. |