Bizler, sizin gibi bir seyirci gruplarının varsayımlarda bulunacağına güveniriz. | TED | سنعتمد على حقيقة أن المشاهدين أمثالكم يضعون إفتراضات. |
Sizi kandırmak için baylar ve bayanlar, sizi aldatmak için, size varsayımlarda bulunduğunuzu kanıtlamak için. | TED | لخداعكم أيها السيدات و السادة, لخداعكم, و إثبات أنكم تضعون إفتراضات. |
Yani onu öldürdünüz mü? Sadece varsayımlarda bulunuyorum, avukat bey. | Open Subtitles | لذا قَتلتَه؟ إنها مجرد إفتراضات أقولها للمحامي |
Hemen bir sonuç çıkartmayalım ya da varsayımlarda bulunmayalım. | Open Subtitles | يجب علينا ألا نقفز الى أي استنتاجات أو تقديم أي افتراضات. |
Evet. Hemen varsayımlarda bulunmayalım. Bilmen gerektiğini düşündüm sadece. | Open Subtitles | نعم,دعنا لا نقفز إلى أي استنتاجات انا فقط اعتقدت انك يجب ان تعرف |
65 milyon yıl önce ölmüş hayvanların... yavrularını büyütme alışkanlıkları hakkında varsayımlarda bulunmak için... kemikleri taşlardan ayırmaya çabalamaktan bıktım. | Open Subtitles | و القيام بإفتراضات عن عادات التربية لدى حيوانات ماتت منذ 65 مليون سنة |
Lütfen varsayımlarda bulunmayın. | Open Subtitles | من فضلكِ لا تدلي بإفتراضات الأشعار التي قرأتها |
Ama benim gözümde asıl büyük günah yabancısı olduğun bir insan ve bir yer hakkında kibirli varsayımlarda bulunmaktır. | Open Subtitles | لكن غطرسة طرح إفتراضات عن الآخرين في موضع مثل موضوعك كأجنبي يضربني كخطيئة الموت |
Madem birbirimiz hakkında varsayımlarda bulunuyoruz ben de deneyeyim. | Open Subtitles | طالما نقوم بإختلاق إفتراضات بشأن أحدنا الآخر... فلماذا لا أعطي الأمر فرصة؟ |
Ama bu şekilde varsayımlarda bulunabilir mi? | Open Subtitles | لكن هل بإمكانها وضع إفتراضات مماثلة ؟ |
Rahat hayatım hakkında varsayımlarda bulunmaya? | Open Subtitles | تضع إفتراضات لحياتى؟ |