Hiç bir şey bulamadılar. Sanırım artık onun burada olmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | لم يجدوا شئ , أعتقد انه من الأمن أن نفترض انه لن يكون هنا اطول من ذلك |
Kahin Beş, Sydney için her ne planladıysa fazla zamanımız olmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | مهما النبي فيف خطّط لسدني، نحن يمكن أن نفترض نحن ما عندنا وقت كثير. |
Her iki durumda da acil bir fiziksel tehlike altında olmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | و فى الحالتين يمكننا إفتراض أنه ليس معرضا لخطر صحى عاجل |
Üsden birinin onları görevleriniz konusunda uyardığını kesinlikle varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إفتراض أنهم تم إنذارهم عبر شخص ما فى هذه القاعدة |
Öyleyse, yüzlerini ve de isimlerini bilmediği FBI ajanlarından kurtulmak için, ne ölçüde insanların ölümünü kontrol edebildiğini belirleyecek testler yaptığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | إذاً ليتخلص من عملاء المباحث الفيدرالية الذين لا يعرف وجوههم ولا أسماؤهم يمكن أن نفترض أنه أجرى اختبارات لإيجادهم |
Gaara'yı koruma altına almadıklarını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نفترض أنهم لا يملكون غارا تحت حمايتهم |
Ayrıca bavulunu toplamış. Yanına pasaportunu ve kredi kartlarını almış. Bu yüzden kaçırılmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | لقد وضبت أيضاً حقيبة، وأخذت جوازها وبطاقات إئتمانها لذا يمكننا الإفتراض بأنها لم تُختطف |
Büyük bir şehir olacağını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الافتراض أنها مدينة من المدن الكبرى |
Öyleyse sistemde hata olduğunu varsayabiliriz. | Open Subtitles | حسنا ، ثم أعتقد أننا يمكن أن نفترض ان النظام تعرض للفشل |
- Üç araç, ağır silahlı sekiz düşman, tırın içerisinde daha da fazlasının olduğunu varsayabiliriz. | Open Subtitles | أرى ثلاث مركبات، وثمان رجال مسلحين وعلينا أن نفترض بوجود المزيد بداخل الشاحنات |
Sanırım buraya kadar gelmiş olduğunu varsayabiliriz. | Open Subtitles | اعتقد أنه يمكننا أن نفترض بأنه وصل إلى هنا.. |
Cahill'in arkası sağlam birisine çalıştığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نفترض أن كاهيل يعمل مع شخص ، شخص بمهارات |
İlerledikçe bir yolunu bulacağımı varsayabiliriz. | Open Subtitles | إنها إفتراض جيد سأتمكن مع معرفة هذا فى الطريق |
O zaman her ne ise, 'onu' bulamadıklarını varsayabiliriz. | Open Subtitles | لذا يمكننا إفتراض أنهم لم يجدوه مهما كان ذلك الشيء |
Şimdi, ortada dört olasılık olduğunu varsayabiliriz. Kız iyi durumdadır ve kartı hala yanındadır. | Open Subtitles | يُمكننا إفتراض أربعة إحتمالات، أنّها بحالة جيّدة ولا زالت معها بطاقتها. |
Sadece bu parayı senin hesabına yatırdığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نفترض أنه قدم تلك الودائع إلى حسابك |
Hastaneye gitmeyeceklerini varsayabiliriz. | Open Subtitles | من الأسلم أن نفترض أنهم لن يذهبوا إلى المشفى |
Öyleyse birlikte olduğu kızın bir öğlen sevişen olduğunu varsayabiliriz. Öğlen sevişen, öğlen sevişen | Open Subtitles | يمكننا الإفتراض إذن أنّ الفتاة "التي معه اسمها "ظهيرة |
Görünüşe bakılırsa, senin sildiğin dosyalar Klemah'ın, Hoxton-Moss çalışanlardan çaldıkları bilgilerdi bunun da oldukça değerli olduklarını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يبدوا ان أختراقك للشركة محا جميع ملفات هواكستون موس التابعة لكليم التي يمكننا الافتراض بإنها قيمة جداً |
O yüzden şirketi acil olmayan bir hizmet için kullandığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | حسنا ، لذلك يمكننا ان نفترض انه استأجرهم للحالات الغير طارئة |