dedim. Gördüğünüz gibi, bunun geçmişteki uzun bir savaşta orijinalinin tahrip olmasından dolayı konan modern bir çatı olduğunu varsaymıştım. | TED | ترى، أنا افترضت أن هذا هو سقف حديث التي كان قد وضع بسبب أن الأصلي كان مدمراً في بعض الحروب الطويلة الماضية |
Tüm hesaplamalarımda etrafında ayrı bir disk bulunan bir gezegen olduğunu varsaymıştım. | TED | في كل حساباتي، افترضت وجود كوكب بقرص منفصل حوله. |
Çünkü senin de benim için benim senin için hissettiklerimi hissettiğini varsaymıştım. | Open Subtitles | لأننى افترضت أنك تشعر تجاهى بنفس الطريقه التى أشعر بها تجاهك |
Bak, birbirimize ait olduğumuz varsaymıştım, fakat bunun hakkında hiç konuşmadık, bu yüzden belki de kısmen benim hatamdır. | Open Subtitles | أفترضت أننا أوفياء لبعضنا، لكننا لم نتحدث أبداً حياله، لذا ربّما... أتحمل قدراً من الخطأ |
Hep öyle olduğunu varsaymıştım ama artık kesin olarak biliyorum. | Open Subtitles | لطالما أفترضت هذا، لكن الآن انا متأكد |
Bu geceye kadar senin Bay Fowkes New York'a taşındıktan sonra çalışmaya başladığını varsaymıştım. | Open Subtitles | حتى اللّيلة أنا فقط إفترضتُ بأنَّكِ أتيتِ للعمل معه بعد أَن إنتقل إلى نيويورك |
Ben ortadan kaybolduğunu varsaymıştım. | Open Subtitles | لطالما افترضت أنّه .اختفى من حياتنا فحسب |
Ben de kazanan tarafta olmayı isteyeceğini varsaymıştım zaten. | Open Subtitles | افترضت أنك ستود الالتحاق بالفريق الرابح. |
Hayır, yapacağını varsaymıştım. Ona güveniyorum. | Open Subtitles | لا، لقد افترضت ذلك أنا أثق بها |
Bay Hawkins'ın geleceğimi söylediğini varsaymıştım. | Open Subtitles | لكنني افترضت أن السيد " هوكينز " أخبرك أن تتوقعي زيارتي |
Bir kızla tanıştığını ve onun unuttuğunu varsaymıştım. | Open Subtitles | افترضت انك قابلت فتاة وتركته |
Hep beni unuttuğunu varsaymıştım. | Open Subtitles | لطالما افترضت أنك نسيتني |
İlk önce onunla konuşacağınızı varsaymıştım. | Open Subtitles | افترضت انك قد تحدثت اليه اولا |
Tanrım, Carla, çok meşguldüm. Öyle olduğunu bildiğini varsaymıştım. | Open Subtitles | يا إلهي (كارلا) كنت مشغولة جداً افترضت أنك فهمت ذلك |
Üzgünüm, bildiğinizi varsaymıştım. | Open Subtitles | أنا اسفة افترضت أنكم تعلمون |
Senin öldürdüğünü varsaymıştım. | Open Subtitles | . افترضت بأنّك قتلته |
- Araştırma yaptığını varsaymıştım. | Open Subtitles | أفترضت أن لديك بحث |
Öyle bir burnum olduğunu bile varsaymıştım. | Open Subtitles | لقد أفترضت أنني قد لعقت أنفي |
Onun da burada olduğunu varsaymıştım. | Open Subtitles | لقد إفترضتُ على أنّهُ كانَ هنا. |
Hayır, bana indirim yaptığını varsaymıştım. | Open Subtitles | لا ، إفترضتُ أنك ستخصِمُ لي |