"varsaymalıyız" - Translation from Turkish to Arabic

    • أن نفترض
        
    • نفترض أن
        
    • علينا افتراض
        
    • سنفترض
        
    • يجب ان نعتبر
        
    • نفترض أنهم
        
    • نفترض أنّ
        
    • أن نفترضَ
        
    • الافتراض
        
    • افتراض أنّ
        
    Çok kısa bir sohbet bile etmemiz, bizim için çok tehlikeli. İzlendiğimizi varsaymalıyız. Open Subtitles إنّه أمر خطير بالنسبة لنا أن ندردش قليلاً علينا أن نفترض أننا مراقبان
    Ya bu üç mevkiye doğru gittiklerini ya da zaten ulaşmış olduklarını varsaymalıyız. Open Subtitles يجب أن نفترض إمّا أنّها في طريقها أو أنّها وصلتْ إلى المواقع الثلاثة
    Tüm evlerini, banka hesaplarını ve şirketlerini su yüzüne çıkarmak istediklerini varsaymalıyız. Open Subtitles يجب علينا أن نفترض بأنهم سيكشفون كل أماكن منازلك وحساباتك المصرفية، وشركاتك
    Yüce güçler eğer böyle bir sonucu göze alıyorlarsa, madeni paranın ve anahtarın çok önemli olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles يجب أن نفترض أن هناك علاقة قوية بين هذه العملة والمفتاح.
    Her şeyi verdiğini varsaymalıyız. Kimse güvende değil. Open Subtitles علينا افتراض كل شيء، لا أحد آمن.
    Yaptığınız her telefon konuşmasını dinliyor olacaklarını varsaymalıyız. Open Subtitles سنفترض بأنهم ينصتون لكل مكالمة هاتفية نقوم بها.
    - Daha fazla olduğunu varsaymalıyız. - Bunu yapmak zorunda mıyız? Open Subtitles ــ يجب أن نفترض أن هنالك أكثر من ذلك ــ أليس كذلك ؟
    Şu an sistemi kapatıyor ama tüm binaya sızdığını varsaymalıyız. Open Subtitles انه يغلق النظام الآن لكن يجب أن نفترض أنه وصل لكل المبنى
    Bu yüzden bence, yapmaya çalışacağı ilk şeyin, gizli örgütlerden bazılarını harekete geçirmek olacağını varsaymalıyız. Open Subtitles لذا أعتقد أنه علينا أن نفترض أن أول ما سيفعله أنه سيحاول تنشيط بعض خلاياه النائمة
    Ama aslında, yardım istemedi belki bir sebebi olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles ولكن الحقيقة هي أنه لم يطلب المساعدة وربما يجب أن نفترض أن هناك سبب لذلك
    Hızlı ilerleyişine bakarsak, botulizm olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles نظراً لتطوره السريع علينا أن نفترض أنه التسمم السجقي
    Ama bu şeyin Scott'u enfekte etme nedeninin yayılmak olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles ولكن علينا أن نفترض ان هذا الشىء الذى أصاب سكوت سوف ينتشر
    Martinez'in çok iyi korunduğunu varsaymalıyız. Panzehri ona vermek için başka yolumuz yok. Open Subtitles علينا افتراض أنّ على (مارتينز) حراسةٌ مشدّدة مُحالٌ أن نتمكّن من إيصال الترياق إليه
    - Öyle olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles هل معه رجال ؟ سنفترض ذلك
    Güç kalkanını aşsak bile geçidin korunduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles حتى لو استطعنا هزيمة حقل القوة يجب ان نعتبر ان ستارجيت محروسه
    Çoktan indirdiklerini varsaymalıyız. Open Subtitles ولذلك علينا أن نفترض أنهم قد قاموا بذلك بالفعل
    Sean'ın bildiği her şeyi Jack'in de bildiğini varsaymalıyız. Open Subtitles يجب أن نفترض أنّ ما يعرفه شون، سيعرفه جاك
    Hayır, aksini kanıtlayana kadar sorunun beyinde olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles لا، يجب أن نفترضَ أنّه الدّماغ حتى يثبت العكس
    Sana telefonda söyleyemezdim, çünkü bütün iletişimin gizliliğinin bozulduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles لم أتصل بك هاتفياً لأن علينا الافتراض بأن كل الاتصالات بها مخاطرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more