Kendi sorumluluğuyla vazifesini yerine getiren bir müttefik. | Open Subtitles | حليف مستقل يقوم بواجبه على مسؤوليته الخاصة |
Kardeşimiz Marcus da ön cephede kendi vazifesini yapıyordu... | Open Subtitles | اخينا ماركوس قام بواجبه في الجبهه |
Evet, bizim patron vazifesini tamamladı. | Open Subtitles | أجل، الزعيم قام بواجبه. |
Çünkü Seçilmişlerin bir üyesi olarak kutsal vazifesini terk etti. | Open Subtitles | لأنها تخلّت عن واجبها المقدس المتمثّل بكونها إحدى الأصفياء. |
Başrahiple konuşacağım ve kız kardeşim de vazifesini ifa edecek. | Open Subtitles | سأتحدث مع القِس وأختي ستؤدي واجبها |
Amberle'nin Mabet'e geri dönmesine ve kutsal vazifesini yerine getirmesine izin veriyor musunuz? | Open Subtitles | هل ستُبيحون لـ (أمبرلي) العودةَ إلى الحَرَم واستتمام واجبها المقدس؟ |