O Indo doktoru hapisten çıkardıklarında ofisimi Ve çoğu hastamı kaybettim. | Open Subtitles | عندما أخرجوا هذه الطبيبه الإيندو من السجن فقدت مكتبي، ومعظم مرضاي |
Ve çoğu insan bu egzersizi çok seviyor. | TED | ومعظم الناس تستجيب بشكل جيد لهذه العملية. |
Ve çoğu böyle çünkü kadınların yüzlerini kendilerine göstermeye gücü yok, özgür değiller. | TED | ومعظم اسباب هذا ان النساء غير قادرات .. بل لسن يتمتعن بالحرية في ان يظهرن وجوههن |
Oraya vardık ve fark ettiğim ilk şeylerden biri, diğer çocukların saçlarının sarı rengin tonları olmasıydı Ve çoğu mavi gözlüydü. | TED | وصلنا هناك وكان أول شيء لاحظته أن شعر الأطفال الآخرين كان له عدة درجات من اللون الأشقر ومعظمهم كانوا بعيون زرقاء |
Ve çoğu insanda çevresinde ne olursa olsun sadece kendini düşünür. | Open Subtitles | معظم البشر لا يفكرون الا في أنفسهم مهما كانوا محاطين بآخرين |
Hiç takmadığın bir sürü şey var Ve çoğu çirkin. | Open Subtitles | هناك أشياء كثيرة لا ترتديها و معظمها قبيحة |
Ve çoğu zaman da şimdi sizlerle paylaşacağım hikayeyi anlatırdı. | TED | ومعظم الوقت لقد أخبرني قصة سوف أشارككم بها |
Şimdi, pizza evrensel olarak anlaşılan bir şey Ve çoğu insan pizzayı olumlu deneyimlerle bağdaştırır. | TED | البيتزا هي شيئ مفهوم عالمياً ومعظم الأشخاص يربطونها بلحظات إيجابية. |
Ve çoğu insan şehri terk edip, şehrin dışında yaşıyor. | TED | ومعظم السكان يغادرون المدينة، ويسكنون خارج المدينة. |
Gerçek şu ki çoğu seks alıcısı parası olan erkekler Ve çoğu satıcı parası olmayan kadınlar. | TED | إنها حقيقة أن معظم المشترين للجنس هم رجال يملكون المال، ومعظم البائعات هن نساء لا يملكن المال. |
Ve çoğu zaman hücrelerin tadı normaldir. | TED | ومعظم الوقت، يكون مذاق الخلايا مقبولاً. |
Kırmızı ışık burada nadiren görülür Ve çoğu hayvan bunu göremez. | Open Subtitles | من النادر وجود الضوء الأحمر هنا بالأعماق ومعظم أعين الحيوانات لا تتمكن من رؤيته |
Ve çoğu aile erkeği kadının ailesi hakkındaki sır perdeleri kalkmamışsa utanç verici bir duruma düşmekten korkar. | Open Subtitles | ومعظم الرجال الذين ينحدرون من عوائل سيخافون من العار الذي سيقعون به اذا كشف نسبها الغير معروف |
Ve çoğu cinsel, fiziksel veya duygusal istismarın kurbanı oluyor. | TED | ومعظمهم ناجين من اعتداءات جنسية وجسدية وعاطفية شديدة. |
Başkaları da vardı, Ve çoğu hala benimle birlikte. | Open Subtitles | كان هناك آخرون ومعظمهم مازال معى حتى الآن |
Ve çoğu silahlı. eğer dışarıdaysan, orada kal. | Open Subtitles | ومعظمهم مسلح اذا كنتِ بالخارج فأبقي هناك |
Ve çoğu insanın beni bir canavar olarak nitelendireceğini biliyorum. | Open Subtitles | واستطيع ان افهم كيف ان معظم الناس سوف يدعونني بالوحش |
Ve çoğu güvenlik kararları çok farklı insanları içerir. | TED | و معظم قرارات الأمن تتضمن اشتراك أناس مختلفين. |
Olay yerinde çok miktarda kan vardı Ve çoğu Bay Ross'a aitti. | Open Subtitles | الغرفه كان بها دماء كثيره و معظمها للسيد "روس" |
Ama bir sürü insan hasta olmuştu Ve çoğu ölüyordu. | Open Subtitles | ولكن العديد من الناس كانوا مرضى والعديد منهم كانوا يحتضرون |
Olmasını istediğim her şey, parmaklarının ucunda Ve çoğu da benim sayemde. | Open Subtitles | كل شيء حلمُت به في مُتناول يدك الأن، والكثير من ذلك بسببي. |
Nellis'de her zaman bir şeyler olur Ve çoğu zaman bu olanlar gariptir. | Open Subtitles | , هناك دائما أشياء تدور فى نيليس ومعظمها أشياء غريبه |
Hepsi erkek Ve çoğu kez kolluk gücü ya da ordu deneyimine sahipler. | Open Subtitles | و غالبا لا يملكوا نفوذ قانونية , و ليس لديهم خبرة عسكرية |
Dergiler okursunuz, kahvenizi içersiniz, Ve çoğu zaman da, ...birileri sizi öldürmeye çalışır. | Open Subtitles | تقرأ المجلات , تحتسي القهوة ... ولكن يختلف عن ذلك في أن هناك من يحاول يقتلك |
Ve çoğu balık soğuk kanlıdır, kendilerini ısıtmaya ihtiyaçları yok. | TED | وأغلب الأسماك هي من ذوات الدم البارد فهي ليست بحاجة لحرارة كي تدفئ نفسها |