"ve adaleti" - Translation from Turkish to Arabic

    • والعدالة
        
    • و العدالة
        
    • وعرقلة سير العدالة
        
    Gri takımlılar kanunu ve adaleti sevmeni isterler. Open Subtitles البدلات الرمادية يريدون مني محبة القانون والعدالة
    Bir varmış, bir yokmuş, onur ve adaleti seven, her zaman doğruyu söyleyen küçük cesur bir fare yaşarmış. Open Subtitles في قديم الزمان، كان هنالك فأر صغير شجاع أحب الشرف والعدالة ودائماً يقول الصدق
    Vergilerini vermiyorlar. Diğer bir çokları gibi burunlarını gerçek Amerikan tarzı doğruyu ve adaleti ...gerçekleştirenlerin işine sokuyorlar. Open Subtitles ولا يحترمون الحقيقة والعدالة والطريقة الأمريكية كغيرهم من الأفراد
    Buna ihtiyacı var, Aang. Bu olayı kapatmayı ve adaleti tamamlamayı. Open Subtitles إنها تحتاج هذا يا آنـج هذا من أجل إنهاء الموضوع و العدالة
    Vazife ve adaleti, ölüm korkularının önüne koyan 47 roninin anısı, onurun ve sadakâtin Japon kültüründeki en büyük örneklerinden biri olarak yüzyıllar boyunca yaşadı. Open Subtitles في ذكرى الـ 47 رونين الذين حاربوا من أجل الحق و العدالة بدون الخوف من الموت حيث استمرت قصتهم تروى لقرونٍ وقرون
    Martin dolandırıcılıktan, delilleri karartmadan ve adaleti yanıltmaktan dolayı tutuklandı. Open Subtitles واعتقل مارتن بتهمة الاحتيال والتلاعب مع الأدلة وعرقلة سير العدالة
    İnsanlar arasında yasaları ve adaleti gözeterek davrandım. Open Subtitles فعلت واجبي بين الناس التي تحترم القانون والعدالة.
    Hakikati ve adaleti arayan bu adam Joseon'un ilk dedektifidir. Open Subtitles ذلك الرجل هو المُحقق الأول لجوسون الذي سيقوم بالبحث عن الحقيقة والعدالة.
    Galaksiye barış ve adaleti geri getirdin. Open Subtitles لقد أعدت السلام والعدالة الى المجرة
    Tanrı'nın çatısı altında, tek ulus ve bölünemez olan, herkes için özgürlüğü ve adaleti temsil eden Cumhuriyetime sadık kalacağıma yemin ederim. Open Subtitles "و للجمهورية، التي يمثلها" "أمة واحدة أمام الرب، غير قابلة للتجزئة" "مع الحرية والعدالة للجميع"
    Biz öyle bir dünya yaratabiliriz ki hata yapanlara hesap sorulur, hayatta kalanlar ise desteği ve adaleti görür, yetkililer gerekli bilgiye ulaşır ve bir başka insanın haklarının ihlaline karşı gerçek bir caydırıcı olur. TED نستطيع إنشاء عالم، حيث يخضع فيه مرتكبو الأخطاء للعقوبة، وحيث يحصل الناجون على الدعم والعدالة التي يستحقونها، وحيث تحصل السلطات على المعلومات التي تحتاج إليها، وحيث يوجد رادع حقيقي لإنتهاك حقوق إنسان آخر.
    Çin'de düzeni ve adaleti sağlamak için savaştılar. Open Subtitles قاتلوا للحفاظ على النظام والعدالة في (الصين)
    Amerika Birleşik Devletlerinin bayrağına ve temsil ettiği cumhuriyete sadık kalacağıma gücünü Tanrı'dan alan milletin bölünmezliğini, özgürlüğü ve adaleti koruyacağıma and içerim. Open Subtitles أتعهد بالولاء لعلم الولايات المتحدة الأمريكية" ولشعبها، أمة واحدة، تحت حماية الرب، وغير قابلة للإنقسام "ويتحقق فيها الحرية والعدالة للجميع
    - Mücevherleri ve adaleti. Open Subtitles الجواهر, و العدالة
    Kaynakların dediğine göre, Lily Humphrey sahtekarlıktan ve adaleti engellemekten 10 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya olabilir. Open Subtitles تقول المصادر أن (ليلي همفري) قد تواجه سجناً يصل إلى 10 سنوات بتهمة التزوير وعرقلة سير العدالة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more