Bu resimde, çok yoksul mahallelerinden birini görüyorsunuz, trafiğe kapalı lüks bir bisiklet caddemiz var, ve arabalar hala çamurda. | TED | في هاته الصورة، ترون في أحد أفقر الأحياء، لدينا شارع فاخر للمشاة و راكبي الدراجات، والسيارات لازالت عالقة في الوحل. |
HPD'dekiler mi? Orada mücevher ve arabalar var. | Open Subtitles | لديهم المجوهرات والسيارات المسروقة، ليس لديهم هذا النوع من المال هناك |
Ve herkesin cebinde telefon çantalarında köpek, ve arabalar uçuyor. | Open Subtitles | والجميع عندهم هاتف في جيوبهم , وكلب في محافظها , وسيارات تطير |
Evvel zaman içinde daha bu kasabada yollar trenler ve arabalar yokken... | Open Subtitles | منذزمنبعيد، كانت هذه بلدة.. فيها طرقات وقطارات وسيارات.. |
Alkol, tütün ve arabalar revaçtaydı. | Open Subtitles | لقدكان كل شيئ فيها حول الكحول و التبغ و السيارات |
Atlar, tabii ki sınırlı sayıda ve arabalar, kamyonlar ve traktörler ortaya çıktığında atların gidebileceği hiçbir yer yoktu. | TED | فالخيول، بالطبع، محدودة الاستخدام، وعندما تم اختراع السيارات والشاحنات والجرارات، لم يعد هناك فائدة كبيرة للخيول. |
O gün, tüm atlılar ve arabalar öğle vakti kırda toplanırlar. | Open Subtitles | في اليوم نفسه ,كل الركاب و العربات يلتقون عند التلة عند الظهيرة |
Trenler ve arabalar gelince, develer artık kullanılmaz olmuş. Serbest bırakılmışlar. | Open Subtitles | عندما جاءت القطارات والسيارات لم يعد هناك حاجة لإستخدامهم، |
Ben buraya kaç aydır her gün geliyorum ve sen bana kahve veriyorsun spor ve arabalar hakkında sohbet ediyoruz ve kızımla çıktığını söylemek hiç aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | اذا كنت اتي هنا كل صباح منذ شهر وكنت تسكب قهوتي اه وكنت تتحدث الي عن الرياضه والسيارات |
ve arabalar -- istediğimiz şey bir yerlere gitmek. | TED | والسيارات -- ما نحتاجه هو التنقل في الأرجاء. |
Favori sohbet konuları kızlar, spor ayakkabılar ve arabalar -- sadece birkaç yıl önce ergen olan biri için büyük bir sürpriz değil. | TED | أفضل مواضيع نقاشاته هي الفتيات، وأحذية الرياضة والسيارات... وهذا ليس مستغربًا لشخص أصبح مراهقًا قبل عدة سنوات فقط. |
Hayır. Sadece otobüs ve arabalar... | Open Subtitles | ..كلّا, فقط حافلات وسيارات |
CA: Açıklar mısın, soldaki bu programın büyük kısmında bilgisayar kamyon ve arabalar yerine bu noktaların onu solladığını görüyor. | TED | (أنديرسون): لإيضاح الأمر، على الجانب الكبير باليسار في هذا البرنامج، ترون ما يراها الحاسب الآلي كشاحنات وسيارات التي تتجاوز السيارة وهكذا |
Trenler, uçaklar ve arabalar'la kuklaların Manhattan istilası gibiydi. | Open Subtitles | ...كان نوعا ما مزيجا بين "فيلمي: "قطارات، طائرات وسيارات "(و "الدمى تغزو (مانهاتن |
Arabalar LED tabanlı ön far ve arka farlara sahipler, ve arabalar birbirleriyle haberleşerek, bilgi alış-verişi yaparak kazaları engelleyebilirler. | TED | السيارت لها مصابيح امامية مبنية عل الثنائيات و كذلك مصابيح خلفية و السيارات تستطيع التواصل فيما بينها و تمنع الحوادث بالطريقة التي يتبادلون بها المعلومات |
Trenler, uçaklar ve arabalar ve Bill O'Reilly, o çok gürültülü. | TED | فهناك الطائرات و السيارات و القطارات و هناك " بيل أوريلي " .. وهو مزعج حقاً |
Evler ve arabalar unvanlar ve kıyafetler hatta vücudun bile." | Open Subtitles | و ستظل موجودة بعد رحيلك، فلاعبٌ يأتي و آخر يمضي. المنازل و السيارات... الألقاب و الأزياء... |
kafeler ve mağazalar, çok sıkıcı limuzinler ve arabalar hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | المقاهى والظباء اللامعة، مملّة الليموزينات والشاحنات غير مرحة |
kafeler ve mağazalar, çok sıkıcı limuzinler ve arabalar hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | المقاهى والظباء اللامعة، مملّة الليموزينات والشاحنات غير مرحة |
Savaş bittiği zaman, bana mücevher ve arabalar alabilirsin. | Open Subtitles | عندما تنتهي العرب بإمكانك أن تشتري لي الجواهر و العربات |