Şu an Avrupa ve Birleşik Devletler'de birçok klinik çalışma deneme aşamasında. | TED | عدد من التجارب السريرية تجري حاليًا في أوروبا والولايات المتحدة. |
Özellikle Çin ve Birleşik Devletler'e 200 yıl boyunca bakmak ilginç, çünkü büyük oğlum Google bu programı satın aldıktan sonra şimdi Google için çalışıyor. | TED | ما يثير الاهتمام خاصة هو مقارنة الصين والولايات المتحدة خلال مئتي عام بما ان ابني الأكبر يعمل الان لدى غوغل لقد اشترت غوغل هذه البرمجية |
Bu alt tipin ilk istilası gelişmiş ülkelerde çoktan başladı, Avustralya, Kanada ve Birleşik Devletler dahil. | TED | التجاوز المبدئي لهذه الفرعية حدث مسبقًا في الدول المتقدمة، بما فيها أستراليا وكندا والولايات المتحدة. |
ve Birleşik Devletler'de pek çok insanın aldığından iyi. | Open Subtitles | مِنْ إستلموا في البيت، وجيّد كالعديد مِنْ الناسِ يَستلمونَ في الولايات المتحدة الأمريكية. |
ve Birleşik Devletler'de pek çok insanın aldığından iyi. | Open Subtitles | أفضل جداً من التي يحصلون عليها في المنزل وجيد كالذي يحصل عليه العديد من الناس في الولايات المتحدة الأمريكية |
Barıştırıcılar Bosna'da değil. Onlar Avrupa ve Birleşik Devletler'de. | Open Subtitles | صانعوا السلام ليسوا بالبوسنة إنهم بأوروبا والولايات المتحدة |
Yayında bir Sovyetler Birliği ve Birleşik Devletler arasında uzlaşmaya varıldığı, Kennedy'nin Khrushchev'e garanti vereceği söyleniyordu. | Open Subtitles | حيث تم بث أن قد تم التوصل لإتفاق ما بين الاتحاد السوفياتي والولايات المتحدة بمقتضاه قدم كينيدي لخروشوف ضمانات |
Meksika ve Birleşik Devletler, bir el diğerini yıkar. | Open Subtitles | المكسيك والولايات المتحدة يد واحدة تطهر الآخري |
Meksika ve Birleşik Devletler, bir el diğerini yıkar. | Open Subtitles | المكسيك والولايات المتحدة يد واحدة تطهر الآخري |
AVRUPA BİRLİĞİ VE BİRLEŞİK DEVLETLER TEMSİLCİLERİ MEVCUT KRİZE DİPLOMATİK BİR ÇÖZÜM ARAMAK İÇİN YANUKOVİÇ'LE GÖRÜŞÜYORLAR | Open Subtitles | ممثلة للإتحاد الأوروبي والولايات المتحدة جاءت لمقابلة يونوكوفيتش في سبيل إيجاد حل ديبلوماسي للأزمة الراهنة |
Amerikalılar bunla ilgili konuşmuyor ama sizi konuşuyorsunuz. İşte bu, dünyanın askerileştirilmesi, ve bunun tam merkezi Birleşik Devletler. ve Birleşik Devletler | TED | الأميركيين لا يتحدثون عن هذا ، ولكن أنتم تتحدثون . هناك هذا الشيء ، ترسانة عسكرية عالمية ، والتي تتركز هنا في الولايات المتحدة . والولايات المتحدة |
17 kişiden oluşan bir araştırma ekibine liderlik yaptım, Kanada, Norveç, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler'den oluşan ekiple yolculuğumuz Arktik Okyanus'un Svalbard Adaları'na uzanıyordu. | TED | ولذا قدت فريق بحث، من 17 رجلاً من كندا والنرويج والمملكة المتحدة والولايات المتحدة إلى جزر سفالبارد في المحيط المتجمد الشمالي. |
Ve hükümet liderlerinin iklim değişikliğini bütün inkarlarına rağmen C.I.A. (Merkezi İstihbarat Ajansı) Norveç donanması ve Birleşik Devletler ve Kanada, her neyse bu kaçınılmazlık karşısında bölgelerini nasıl güvence altına alacaklarını düşünmekle meşguller. | TED | لجميع منكري تغير المناخ من رؤساء الحكومات و وكالة الاستخبارات الأمريكية وأسطول البحرية النرويجي والولايات المتحدة وكندا , أي كان منشغلين بالتفكير في كيف سيحمون مناطقهم من هذا القدر المحتوم من وجهة نظرهم |
Burada, Tokyo ve Birleşik Devletler, Seattle'da test edilen bebeklerin baş döndürme testi performansları var, "ra" ve "la" gibi İngilizce'de önemli ama Japoncada önemsiz sesleri dinlediler. | TED | وما تلحظونه خلال هذا العرض المتعلق بتحريك الرأس بالنسبة للأطفال الذين أجريت لهم إختبارات في طوكيو والولايات المتحدة, هنا في سياتل, أثناء إستماعهم ل "راء" و "لا" -- فهي عبارة عن أصوات أساسية في اللغة الإنجليزية, وليس اليابانية. |