Bu o kadar basit değil, Derek ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ليس الأمر بهذه البساطة، يا ديريك وأنت تعرف ذلك. |
Bu ayak işi şu anda her şeyden önemli, ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | هذة المهمة أكثر أهمية الآن، وأنت تعرف ذلك |
Hadi... Eğer seninle evlenmek isteseydim, ardına bakmadan kaçardın ve bunu biliyorsun! | Open Subtitles | إذا قلت بإننى سأتزوجك ستجري إلى التلال وأنت تعلم هذا |
Eyalet ajanı o. Parmağını süremezsin ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنها عميلة حكومية ولن تفكّر حتى بلمسها وأنت تعلم هذا |
Olan şu ki çok kısa bir zaman içinde 50 yaşında olacaksın ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ما سيحدث هو أنك ستكون في الـ 50 قبل أن تعلم ذلك وأنت تعلم ذلك |
Hadi Jack, daha kötü yerlerde de bulundum ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | بالله عليك يا جاك ، فقد كنت في أماكن أسوأ ، وأنت تعرف هذا |
O bilet benim olmalıydı, ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | تلك التذكرةِ يَجِبُ أَنْ تَكُونَ لي، وأنت تَعْرفُه. |
Bu onunla ilgili değil ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | انها ليست حول ذلك، وأنت تعرف ذلك. |
Bundan daha fazlasıydı ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لقد كان الأمر أكبر من هذا وأنت تعرف ذلك |
Eşcinsel değilsin ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت لست مثلي الجنس وأنت تعرف ذلك. |
- Kızgınsın ama doğru olanı yaptım ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | - أنت غاضب، لكنني قمتُ بالتصرف الصحيح- وأنت تعلم هذا |
Hayır, değil, ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لا، ليست كذلك، وأنت تعلم هذا لقد رأيته |
- Bu kadar basit değil ve bunu biliyorsun. - Hayır, bir bok bildiğim yok. | Open Subtitles | -الأمر ليس بهذه البساطة وأنت تعلم هذا لا، أنا لا أعلم شيًئًا |
David olmadan bu yarışmayı kazanamayacaksın ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لن تربح هذا المسابقة بدون ديفيد وأنت تعلم ذلك |
Bu ikimizin kariyerini de mahvedebilir! ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | هذا قد يكون انتحاراً لمستقبلنا المهني وأنت تعلم ذلك |
Ben asla hiç kimsenin hayatını kolaylaştırmadım, ve bunu biliyorsun! | Open Subtitles | لم أهوّن على أي أحد معيشته وأنت تعلم ذلك! |
Onları bir daha kullanmam gerek ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | علي استخدامها مجددا وأنت تعرف هذا |
Bu ne değildir ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ذلك لَيسَ الذي حَدثَ وأنت تَعْرفُه. |
Hayır, sana gerçekleri söylüyorum ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لا, أنا أقول الحقيقة وأنتِ تعرفين هذا |
Kendine öyle söyle bakalım, ama değiştin ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أخبر نفسك بذلك و لكنك تغيرت و أنت تعرف هذا |
Hayır, şimdi gidemem ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | كلاّ ، لا يُمكنني المُغادرة الآن ، و أنتَ تعلم ذلك. |
Çünkü tanıştığım en beceriksiz insan olmana rağmen telefonda harikasın ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لأنـه رغـم أنك أغرب شخص قـابلته أنت ســاحر في الهـاتف و تعلم ذلك |
Bu bir harp ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | . انة هارب وانت تعرف ذلك |
Battın ve bunu biliyorsun. Bu yüzden parayı düşünüyorsun. | Open Subtitles | لقد اخفقت وانت تعلم ذلك وكل ماتهتم به هو المال |
- Durum böyle değil ve bunu biliyorsun. - Öyle mi? | Open Subtitles | ليس الامر هكذا وانت تعلم هذا هل انا |
Bu gazetecileri geri getirebilecek en iyi kişi benim ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنا أفضل رجل يعيد الصحفيين وتعلمين بذلك |