O zamanlarda bile ağabeyim herkese adil ve eşit davranılmasını isterdi. | Open Subtitles | حتى هذا الوقت ، أراد أخى ان يعامل الجميع بالعدل والمساواة |
İnsanlar çok özgür ve eşit olduğunda, hâlâ insan olabilecekler mi? | Open Subtitles | ,عندما يكون الرجال في قمة الحرية والمساواة هل سيبقون رجالاً ؟ |
Benim nesilimdeki kadınlar, çalışabilme ve eşit ücret alabilme hakları için savaştılar. | TED | لقد خاض جيلي من النساء معارك من أجل حق العمل والمساواة في الأجور. |
Özgür ve eşit insanların bir arada yaşaması... | Open Subtitles | وأن التعـايش بينهم يتم وفق الحرية والمساواة |
Her inanca adil ve eşit davranmakla ilgili, sadece seninkine değil. | Open Subtitles | انه عن العدالة والمساواة في المعتقدات ليس فقط معتقداتك |
Buna rağmen özel mülklerin halk kullanımı için en iyi ve eşit şekilde kamulaştırılması konusunda mevcut idare, halkın kindar ve bazen de sert direnciyle karşı karşıya geliyor. | Open Subtitles | حتى الآن ، في مجال الملكية" "الخاصة للاستخدام العام "طبقاً للأعراف والمساواة" "ليعم النفع الأعظم لأكبر عدد" |
Ayrı ve eşit iki farklı şeydir. | Open Subtitles | التمييز والمساواة شيئان مختلفان. |
Adil ve eşit arasındaki farkın herkesin aynı şeyi özellikle doğum günü partilerinde hediye çantası alması gibi. | TED | والفرق بين العدالة والمساواة... عندما يحصلُ الجميع على نفس الشيء. خاصةً أكياس المنتجات المرغوبة في حفلات أعياد الميلاد. |