Arktik Okyanusu altında trilyonlarca dolar değerinde petrol ve gaz var. | Open Subtitles | هناك تريليوناتٍ من الدولارات مقابل النفط والغاز تحت محيط القارة الشمالية |
Metan kirliliğinin en büyük kaynaklarından biri petrol ve gaz endüstrisi. | TED | أحد أضخم المصادر لتلوث الميثان هي صناعة النفط والغاز. |
İki ışık demeti, enerji ve radyasyon saniyede 30 defa dönerek koca toz ve gaz bulutuna enerji yayıyor. | Open Subtitles | شعاعين من الضوء و الطاقة والإشعاع تدور 30 مره في الثانية تمنح الطاقة لغيمة هائلة من الغبار والغازات |
Kuyruklu yıldızlar her saniye 50 ton buz ve gaz saçabilir. | Open Subtitles | قد تطرح المذنّبات خمسين طنًا من الجليد والغازات كلّ ثانية |
Gezegenin en büyük petrol ve gaz kaynaklarından bazıları Türkiye'nin doğusunda Orta Asya'dan Afganistan'a uzanan hat üzerinde yer alır. | Open Subtitles | بعضا من أكبر حقول النفط و الغاز في العالم موجودة في شرق تركيا في حزام عبر آسيا الوسطى حتى أفغانستان |
Elbette ki petrol ve gaz. | Open Subtitles | واضح جدا اريد محامي متخصص في مسائل البترول و الغاز |
Birçoğu toz ve gaz bulutu olmaktan memnun bir şekilde uzayda dolaşmakta ama içlerinde çok özel olanları vardır. | Open Subtitles | معظمهم يطفون فقط في الكون. قد تكون كرات من الغاز أو غبار فضائي، لكن هناك الخاصة. |
Vücuda güç veren damar sistemi enerji dağıtan petrol ve gaz boru hatları | TED | الأوعية الدموية التي تغذي الجسم هي خطوط أنابيب النفط والغاز وشبكات الكهرباء، |
İnsanlar asıl amaçları olan petrol ve gaz bulmaya sadık kalabilirlerdi. | TED | يمكنُ أن يكون هؤلاء الأشخص أوفياء لهدفهم الدي هو إيجاد النفط والغاز. |
9. katta, Petrol ve gaz bölümünde çalışıyor. | Open Subtitles | انه يعمل في قسم البترول والغاز في الطابق التاسع |
Tretiak, petrol ve gaz imparatorluğunun tek sahibi oldu. | Open Subtitles | واصبح ترتيك هو صاحب امبراطورية النفط والغاز |
Uyuşturulmaktan ve gaz bombası patlamasından yoruldum. Buradan kaçmanın bir yolu olmalı. | Open Subtitles | سئمت تخديري بالحقن والغاز لابد من ثمة سبيلاً للهرب |
"Dün yarı sıvı çıkardım ondan sonra kabız ve gaz. | Open Subtitles | بلأمس كنت اتبرز سائلاً" ومنذو يومين اعاني من الامساك والغازات |
Milyonlarca ton su, kayalar ve gaz. | Open Subtitles | ملايين الملايين من أطنان ...الماء والصخور والغازات |
Örneğin, bazı kahverengi cücelerin etrafında toz ve gaz diskleri bulunduğu biliniyor. | Open Subtitles | لأسباب أولها... أنهم يعرفون بعض الأقزام البنية لديها أقراص من الغبار والغازات حولها |
Bu toz ve gaz bulutu kuyruklu yıldız etrafında bir atmosfer Ya da bir kuyruklu yıldız saçı oluşturur. | Open Subtitles | هذه السحابة من الغبار والغازات تكوّن غلافًا جويًا أو -ذُؤابة- حول المذنّب |
Evi, arabayı, elektrik ve gaz faturasını ödedim. | Open Subtitles | لقثد دفعت جميع أقساط المنزل و كذا فاتورة الكهرباء و الغاز |
Yerel harita deponun terk edilmiş olduğunu söylüyor ama elektrik ve gaz kullanımı ise tam tersini. | Open Subtitles | الخرائط تقول أن المستودع مهجور و لكن استعمال الكهرباء و الغاز يبرهن على وجود أحد |
Uygarlığımız kömür, petrol ve gaz yakarak Dünya'nın tüketebileceğinden çok daha hızlı biçimde CO2 üretiyor. | Open Subtitles | بإحراق الفحم و النفط و الغاز زفرت حضارتنا ثاني أكسيد الكربون أسرع بكثير من تمكن الأرض من إمتصاصه. |
Hayat maddenin halinden fazlası değil, sıvı ve gaz gibi | Open Subtitles | الحياة ليست أكثر من حالة من شيئ مثل الغاز أو السائل، |
Gaz okulları, gaz üniversiteleri, gaz kütüphaneleri, gaz müzeleri, gaz dans salonları ve gaz genelevleri vb.. | Open Subtitles | غاز المدارس, غاز الجامعات غاز المكتبات, غاز المتاحف غاز قاعات الرقص, وغاز منازل الدعاءة.. إلخ |
Ancak gezegenlerin bu toz ve gaz diskinden nasıl ortaya çıktıklarını anlayamadılar. | Open Subtitles | لكن لم يفهموا تشكيل الكواكب من أسطوانة من الغاز والغبار |