ve gerçek şu ki çoğu kişi Afrika'nın berbat olduğunu düşünüyor. | TED | والحقيقة هي أن الكثير من الناس يعتقدون أن أفريقيا مشوَّهة. |
ve gerçek şu ki, bu cidden fazla zaman almıyor. | TED | والحقيقة هي أن ذلك بالفعل لا يحتاج الكثير. |
ve gerçek şu ki, bu geçiş döneminde pek çok şey bizim için epey iyi gidiyor. | TED | والحقيقة هي أن أشياء كثيرة تسير في مصلحتنا خلال هذا التحول. |
Bak, olanlar oldu, ve gerçek şu ki, şu noktada bir yardım iyi olurdu. | Open Subtitles | .. انظر ما حدث قد حدث .. و الحق يقال بإمكاني الأستفادة من المساعدة في هذه اللحظة |
Bak, olanlar oldu, ve gerçek şu ki, şu noktada bir yardım iyi olurdu. | Open Subtitles | .. انظر ما حدث قد حدث .. و الحق يقال بإمكاني الأستفادة من المساعدة في هذه اللحظة |
ve gerçek şu ki yaşıyor mu, öldü mü bilmiyorum. | Open Subtitles | و الحقيقة إنني لا أعرف إنْ كان حيّاً ام لا |
ve gerçek şu ki yaşıyor mu, öldü mü bilmiyorum. | Open Subtitles | و الحقيقة إنني لا أعرف إنْ كان حيّاً ام لا |
ve gerçek şu ki, bir an önce bu ameliyatı olmazsanız öleceksiniz. | Open Subtitles | , و الحقيقة هي لو أنكِ لم تخضعي بهذه الجراحة فسوف تموتين |
ve gerçek şu ki, bu ısı küçük bir çocuk-deli bana yapma türüdür. | Open Subtitles | و الحقيقة هي أن هذه الحرارة تجعلني مهووسة بالفتيان |
Sadece gerçekler önemli ve gerçek şu ki hangi dünyada olursan ol bir mermi işini bitirir. | Open Subtitles | بل الحقائق فحسب، والحقيقة هي أن رصاصة قادرة على إخراجكِ من أي عالم تختبئين به |
diyorlardı. ve gerçek şu ki, bu bir insan sorunu. | TED | والحقيقة هي أن هذه مشكلة بشرية. |
ve gerçek şu ki herkes aşırı tepki veriyor. | Open Subtitles | ... والحقيقة هي أن الجميع يضخّم الموضوع |
ve gerçek şu ki sen avukat olmayı haketmiyorsun. | Open Subtitles | و الحقيقة هي انت لا تستحق ان تمارس المحاماة |
ve gerçek şu ki sen avukat olmayı haketmiyorsun. | Open Subtitles | و الحقيقة هي انت لا تستحق ان تمارس المحاماة |