| -Karanlık ve gizemli efendim. | Open Subtitles | ـ مظلمة وغامضة يا سيدي ـ ألا تحب المفاجآت يا ـ بن ـ؟ |
| Beni görevden muaf tutan az bulunur ve gizemli bir becerim var. | Open Subtitles | عندي مهارة نادرة وغامضة وهى تمنعني من القيام بمهمات |
| - Karanlık ve gizemli, efendim. - Sürprizleri sevmez misin, Ben? | Open Subtitles | ـ مظلمة وغامضة يا سيدي ـ ألا تحب المفاجآت يا ـ بن ـ؟ |
| - Ceketini giymekte olduğun tehlikeli ve gizemli yetişkin adam için bile mi? | Open Subtitles | ليس لرجُل كبير خطر وغامض الذي أعطاكِ السترة التي ترتدينها الآن ؟ |
| tüm Akdeniz'i dolaşmış gösterişli, isyankar ve gizemli biriymiş. | Open Subtitles | و ثوري وغامض قد سافر حول جميع أنحاء البحر المتوسط |
| Sıkıcı ve bunaltıcı karanlık ile onun kadar güçlü ve gizemli olan... | Open Subtitles | الضيقة و الظلمة القديمة للفضاء الزاحف وعدالة القوة وغموض تلك المركبة الفضائية |
| Büyüyorlar. Kendi anlaşılmaz ve gizemli bağlarını kuruyorlar. | Open Subtitles | يَنْمونَ يُشكّلونَ الارتباطات المعقّدة والغامضة بتاعتهم |
| Dünyadaki en inanılmaz ve gizemli hayvanlardır. | Open Subtitles | هي أكثر حيوانات مذهلة وغامضة على سطح الأرض |
| Esrarengizlik en basit gerçeğin bile olağanüstü ve gizemli görünmesine neden olur. | Open Subtitles | تتسبّب السريّة في جعل أبسط الحقائق تبدو عجيبة وغامضة |
| Cesur bir haberci olayları deşip, ne kadar ilgi çekici ve gizemli olduğumu öğrenebilir. | Open Subtitles | بعض مراسل مغامر وحفر حول ومعرفة أنها كما انها فضول وغامضة كما أنا |
| Ancak bugün, belki de eski filozoflarımıza bir övgü olarak şunu söyleyebiliriz ki eğer duygular kalplerimizde saklı değilse bile duygusal kalp biyolojik kalbin önüne geçiyor, hem de şaşırtıcı ve gizemli şekillerde. | TED | لكن يمكننا أن نقول اليوم، في قصيدة غنائية لأسلافنا من الفلاسفة، أنه وإن لم تكن العواطف مقرها قلوبنا، فإن القلب العاطفي يتداخل مع قرينه المادي، بكيفيات مدهشة وغامضة |
| Çok sayıda doktorun ortak çıkarımı ve benim de kalp uzmanı olarak geçirdiğim yaklaşık 20 seneden öğrendiğim, duygusal kalbin yolu, şaşırtıcı ve gizemli şekillerde biyolojik eşinin yoluyla kesişiyor. | TED | وما خلص إليه العديد من الأطباء هو ما استوعبته أنا أيضاً خلال عقدين تقريباً من حياتي كمتخصص بالقلب: القلب العاطفي يتداخل مع قرينه المادي، بكيفيات مدهشة وغامضة. |
| Sey olmadikca, özel ve gizemli bir... partikül olmadigi sürece... kütle nasil oluyor... | Open Subtitles | إلا إذا.. إلا إذا كانت هناك... جزيئات مميزه وغامضة... |
| Ofisime son geldiğinde, çok garip ve gizemli davranıyordu. | Open Subtitles | آخر مرة أتي بها إلى مكتبي، كان يتصرف بشكل غريب وغامض |
| Katliam Adası'nda bir yerde gezegenin en tehlikeli ve gizemli yerinde. | Open Subtitles | انها مخباة في مكان ما على جزيرة الذبح اكثر مكان خطير وغامض على الكوكب |
| Bilirsin, aşk garip ve gizemli birşeydir. | Open Subtitles | حسناً،كماتعرف، الحبّ شيء غريب وغامض |
| Ama başka bir manzara daha var... çok daha heyecanlı ve gizemli. | Open Subtitles | لكن هناك مشاهد آخرى أكثر إثارة وغموض |
| Becky Jackson, ateşli ve gizemli Koç Roz Washington'a hakaret edemezsin. | Open Subtitles | (بيكي جاكسون)، لا يمكنك إهانة المدربة (روز واشنطن) المتقدة والغامضة. |
| Bu büyük ve gizemli yer dünyanın geri kalanı için hayati bir önem taşımaktadır. | Open Subtitles | هذا المكان الواسع والغامض يزود أهمية التبت اراحة بقيّة العالم. |
| Eve gitmek yerine, onun da söylemiş olduğu gibi, bekledi ve geri döndü, ve gizemli telefonu bahane etti. | Open Subtitles | قبل العوده للبيت ذهبت إلي مكان كما قالت .. إنتظرت و عادت و إدعت أن غامضون إتصلوا كعذر للمجيء. |
| Goethe ve Byron gibi romantik yazarlar buna karşı çıkarak, doğal manzaralara ait bir geçmişin ve gizemli ruhsal güçlerin idealleştirilmiş görünümlerini aradılar. | TED | ردًا على ذلك، بحث مؤلفون رومانسيون مثل غوته وبايرون عن رؤى مثالية لماضٍ مليء بالمناظر الطبيعية والقوى الروحية الغامضة. |