Eğer romantizm ve heyecan yoksa, evli olmanın anlamı ne? | Open Subtitles | إذا لم أحصل على الرومنسية والإثارة فما فائدة الزواج ؟ |
Diğerleri hıçkırıkları, yoğun duygularla veya onlara karşı birer tepki ile ilişkilendiriyorlar: Gülmek, ağlama krizi, endişe ve heyecan. | TED | يربط آخرون بين الفواق والمشاعر القوية أو التفاعل مع تلك المشاعر: الضحك، البكاء، القلق، والإثارة. |
Duygusal ve heyecan verici bir ifade verdi. | Open Subtitles | كانت عاطفية، وكلامها مؤثراً. |
Duygusal ve heyecan verici bir ifade verdi. | Open Subtitles | كانت عاطفية، وكلامها مؤثراً. |
Soğuk ve heyecan birleşince, tam beş defa tuvalete koşmuştum. | Open Subtitles | بين البرد و الحماس . ذهبت الى الحمام خمس مرات |
Ama hepsini üç kelimeyle özetleyebiliriz küçümseme, hakimiyet ve heyecan. | Open Subtitles | لكنها جميعاً تتلخّص في 3 كلمات الإزدراء, السيطرة و الحماس |
ve heyecan verici bir noktada elimizde bu belli başlı umut ve sıcak noktaları korumaya yetecek kadar bilgi var. | TED | والمثير في الأمر أنه لدينا المعلومات الكافية للتحرك قدماً لحماية بعض من نقاط الأمل المؤثرة هذه |
Birazdan yeni, kullanışlı ve heyecan verici bir teknolojiye tanık olacaksınız. Bu teknoloji hayatımızı nasıl su geçirmez yapabileceğimizi gözden geçirmemezi sağlayacak. | TED | أنت ألان على وشك تجربة تكنولوجيا جديدة، متوفرة ومثيرة والتي سوف تجعلنا نعيد التفكير في كيف يمكن وقاية حياتنا من الماء. |
Yani çok yoğun ve heyecan verici bir zaman geçirdik. | TED | لذا بشكل عام، كان لدينا وقتًا شديدًا ومثيرًا للغاية. |
WrestleMania'da ring kenarı koltuklarda sonuçlanacak, eğlenceli ve heyecan verici bir hafta olacak. | Open Subtitles | سيكون أسبوع من المتعة والإثارة ،. توجت فى مقاعد الصف الاول فىحلبهالرسلمانيا. |
Henry Swanson'dur benim ismim ve heyecan benim işim. - Nakit mi hesaptan mı? | Open Subtitles | "هنرى سوانسن " هو إسمى، والإثارة هى لعبتى |
Beraber geçirdiğimiz anlarda eğlence ve heyecan eksik olmasın. | Open Subtitles | "أن تكون أوقاتنا معا مليئة بالمرح والإثارة" |
Bana göre, çok daha büyük bir meydan okuma ve heyecan için, sanayiye bakmak ve "biliyor musun? | Open Subtitles | بالنسبة لي، وهو التحدي والإثارة أكبر بكثير هو في الواقع تبحث في صناعة بلدي ويقول: "أنت تعرف لماذا؟ |
Sonunda, taşınma günü geldi. Tüm aileyi saran bir umut ve heyecan vardı. | Open Subtitles | و إخيرا الإنتقال و هناك شعور من الأمل و الحماس في العائلة كلها |
Küçümseme, hakimiyet ve heyecan mı? | Open Subtitles | الإزدراء , السيطرة و الحماس ؟ |
Sıra dışı ve heyecan dolu ilk maçtan sonra daha çevik ve daha özgüvenli bir Sultan görüyoruz. | Open Subtitles | بعد النزال الأول المذهل والمثير الان نري سلطان أسرع وأكثر ثقة بنفسه |
Böylece orada duyduklarımın ardından borç isteyenlere kredi açmanın mantıklı ve heyecan verici olduğunu düşünerek zaman geçirdim. | TED | وما قمت به .. هنا انني قمت باعطاء القروض للاشخاص الذين بدت افكارهم مقنعة ومثيرة |
Bu benim için yeni ve heyecan verici bir şeydi çünkü daha önce yapılan çalışma 2 boyutlu düz, plastik kaplar üzerinde yapılmıştı, bu da kanser hücrelerinin vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu. | TED | كان هذا جديدًا ومثيرًا بالنسبة لي، لأن العمل السابق كان يجب أن يُنجز على أطباق بلاستيكية وثنائية الأبعاد ومسطحة والتي لم تكن حقًا مُمثِلَة لما تتعرض له الخلايا في أجسامنا. |