"ve içecek" - Translation from Turkish to Arabic

    • والشراب
        
    • وشراب
        
    • أو شراب
        
    • وزجاجة مياة غازية
        
    • و الشراب
        
    • والمشروب
        
    Etkinlik katılımcılarının, grevcilere yiyecek ve içecek ikram etmesiyle, protesto dağıldı. Open Subtitles تفرقت المظاهرة عندما قام جامعي التبرعات بعرض الطعام والشراب على المحتجين.
    Ada bir köy ya da kentin üzerinde durup yiyecek ve içecek veya ne isterlerse doldurulmak üzere sepet sarkıtıyorlardı. Open Subtitles الجزيرة كانت تهبط على قرية أو مدينة ثم تُنزل الجرابات لتُملأ بالطعام والشراب
    Bina işleri, yiyecek ve içecek. Hatta çamaşır bile yıkarım. Open Subtitles ، صيانة المبنى ، والطعام والشراب وحتى الغسيل
    Bedava yemek ve içecek vardı ve insanlar çalışırken eğleniyordu. Open Subtitles كان هناك أكل وشراب مجاني وناس يحظون بالمتعة في العمل
    En yakın karaya en az 60 mil uzaklıktayız yiyecek ve içecek olmadan. Open Subtitles لابد أننا نبعد ستين ميلا عن الأرض بلا طعام أو شراب
    Ve bir sonraki yıl Kelly ve Maggie Kızartma ve içecek oldular. Bende C3PO. Open Subtitles وفى العام التالى, تنكرت (كيلى) و(ماجى) فى شكل بطاطس وزجاجة مياة غازية
    Bolca yemek ve içecek servisimiz var, sakın çekinmeyin. Open Subtitles الآن، هنالك المزيد من الطعام و الشراب لذا، استمتعوا
    Leydi Stubbs kayıkhaneye biraz yiyecek ve içecek götürmesini istemiş. Open Subtitles فقد طلبت منها الليدى ستابس ان تأخذ اليها بعض الطعام والشراب فى منزل القارب
    Bu savaş bittiğinde kendini Havai gömleğin üzerinde bir tezgahın arkasında bu aptallara sosis ve içecek verirken bulacaksın, dostum. Open Subtitles أنا أقول لك لما ينتهي هذا أنتَ ياصديقي ستكون واقفاً خلف منضدة تقدم النقانق والشراب
    - Patates kızartması ve içecek eklemek ister misiniz? Open Subtitles التي أعتقدت بها بأن شخصا ما كان يحاول مغازلتك هل تود أن أضيف البطاطا المقلية والشراب ؟
    Her çeşit yiyecek ve içecek kaplarında kullanılır ki en kötü şöhretli örneği insanların bu günlerde dakikada bir milyon oranda kullandığı plastik su şişeleridir. TED إنه يُستخدم في كل أنواع حاويات الطعام والشراب في العالم، وأشهر مثال عليه هو زجاجات المياه البلاستيكية، والتي ننتجها نحن البشر حاليًا بمعدل مليون في الدقيقة.
    Operasyon Merkezi'nde yiyecek ve içecek yok. Open Subtitles ممنوع الطعام والشراب في العمليات
    Bilet sistemi vasıtasıyla patronlar yiyecek ve içecek için gerçekte para ödemedi. Open Subtitles نظام تذاكر حيث لا يدفع الرعاة... مقابل الطعام والشراب بنقود فعلية.
    Bize yiyecek ve içecek getir. Open Subtitles أحضر لنا الطعام والشراب
    Fiero'da yiyecek ve içecek yasaktır. Open Subtitles - ممنوع الطعام والشراب داخل الفييرو
    Bu bir kaç dakika sürer. Büyük salonda yemek ve içecek birşeyler bulabilirsiniz. Open Subtitles لن يستغرق حديثنا أكثر من دقيقة لديكم طعامٌ وشراب فى البهو الرئيسى
    Siz "Onun yanında kızartma ve içecek bir şey ister misiniz?" diyene kadar, teknoloji Hindistan'a gider. Open Subtitles الاعمال التقنية بدأت فى الإنتشار فى الهند لذا يمكنك أن تقول إنك تحتاج إلى بطاطس وشراب
    Ama sıcak yemek ve içecek olmazsa isyan çıkar. Open Subtitles ولكن بدون طعام وشراب قد تحظى بتمرد
    Abby, buraya yiyecek ve içecek sokmaman gerektiğini biliyorsun. Open Subtitles تعلمين أنّه لا يُفترض بكِ إصطحاب أيّ طعام أو شراب هنا
    12 saat öncesinden yiyecek ve içecek yok. Open Subtitles لا طعام أو شراب قبلها بـ12 ساعة
    Ve bir sonraki yıl Kelly ve Maggie Kızartma ve içecek oldular. Bende C3PO. Open Subtitles وفى العام التالى, تنكرت (كيلى) و(ماجى) فى شكل بطاطس وزجاجة مياة غازية
    Şimdi herkes bolca yiyecek ve içecek tüketebilir. Open Subtitles الآن لنذهب للأكل. الكثير من الطعام و الشراب.
    Bu yüzden kurbanlarıma öncesinde yemek ve içecek hazırlarım. Open Subtitles لذا أنا أعمل الأكل والمشروب متاح لهم فى البداية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more