Parker önce akşam yemeğini ve içecekleri çıkarmak istiyor. | Open Subtitles | باركر ترغب بإخراجها لتناول العشاء والمشروبات أولاً |
Sonraki 19 saat boyunca, siparişleri alır, yiyecekleri ve içecekleri yerleştirir sosları ekler, masaları temizler ve çöpleri toplarız. | Open Subtitles | في الـ 19 ساعة التالية نستقبل الطلبات ونجهّز الأطعمة والمشروبات نمسح الطاولات ونلقي بالنفايات |
Ve aklı başında olduğu o nadir anlarda da akıl hastanesinde geçirdiği yaklaşık 20 yılda hasret kaldığı yiyecek ve içecekleri sayıklıyor. | Open Subtitles | وفي اللحظات النادرة لصفائه الذهني، يتحدث عن الأطعمة والمشروبات التي افتقدها حين كان محتجزاً بالمصحة العقلية لما يقارب العقدين. |
Ve aklı başında olduğu o nadir anlarda da akıl hastanesinde geçirdiği yaklaşık 20 yılda hasret kaldığı yiyecek ve içecekleri sayıklıyor. | Open Subtitles | وفي اللحظات النادرة لصفائه الذهني، يتحدث عن الأطعمة والمشروبات التي افتقدها حين كان محتجزاً بالمصحة العقلية لما يقارب العقدين. |
- Sen atıştırmalıkları ve içecekleri al. | Open Subtitles | وأنت تولي أمر الوجبات والمشروبات |
- Sen atıştırmalıkları ve içecekleri al. | Open Subtitles | وأنت تولي أمر الوجبات والمشروبات |
Hamile bir bayan günlük hayatında karşılaştığı şeylerin pek çoğunu, aldığı nefesi, tükettiği yiyecek ve içecekleri, maruz kaldığı kimyasalları ve hatta hissettiği duyguları bir şekilde fetüsle paylaşıyor. | TED | الكثير ممّا تصادف المرأة الحامل في حياتها اليومية -- الهواء الذي تتنفّسه، المأكولات والمشروبات التي تستهلكها، المواد الكيميائية التي تتعرض لها، حتى الأحاسيس التي تعتريها -- يتم بشكل ما تقاسمها مع جنينها. |