O hâlde, senin ve kızının velayeti annende ve sana o mu bakıyor? | Open Subtitles | إذن والدتك تتكفل بنفقتك انت وابنتك و تستقبل التبرعات في حسابها |
O hâlde, senin ve kızının velayeti annende ve sana o mu bakıyor? | Open Subtitles | إذن والدتك تتكفل بنفقتك انت وابنتك و تستقبل التبرعات في حسابها |
Ama başçavuş, eşi ve kızının uğruna ne kadar çok hayatta kalıp geri dönmek istediğini kuvvetli ve apaçık bir şekilde dile getiriyordu. | Open Subtitles | لكن الرقيب، لأجل زوجته و إبنته تحدث بوضوح و بقوة عن كم يود النجاة و العودة |
Sutphin in kocası ve kızının peşindeyiz... ama "Seri katil anne"görünürde yok. | Open Subtitles | نحن نتعقب زوجة السفاحة وابنته ولكن الام السفاحة ليس لها اثر لقد هربت , اعثروا عليها بحق الجحيم |
Bugün Drazen'ın karısı ve kızının saldırıda öldüğünü öğrendim. | Open Subtitles | و اليوم اكتشفت ان زوجته و ابنته قتلا فى الهجوم |
Martin Brooks ve kızının bize meydan okumaya niyetli oldukları ortaya çıktı. | Open Subtitles | يظهر بأن مارتن بروكس وإبنته قرّروا تحدّينا |
Oğlumun bir unvanı olacak ve kızının da çok verimli bir tarlası. | Open Subtitles | ، إبني يكسب لقباً و إبنتك ، بعضاً من أغنى الاراضي الزراعيّة |
Polis eşinin ve kızının evine ulaşmış. | Open Subtitles | تلقيت للتو كلام الشرطة المحلية عن منزل الزوجة و الابنة " لا يمكن توقع " دولان عندما يكون مهتاج |
Ardından karısının kaybolduğunu ve kızının öldürüldüğünü öğrendi. | Open Subtitles | و بعدها أكتشف بأن زوجته قد أختطفت و أبنته قد قُتِلت |
Walter, neden bana bugünün eşin ve kızının öldüğü gün olduğunu söylemedin..19 Nisan. | Open Subtitles | والتر ، لماذا لم تقل لى انه اليوم؟ ان أبريل 19 ، هو يوم زوجتك وابنتك ماتوا؟ |
Fakat sana söz veriyorum ki sen ve kızının ihtiyaçları her zaman karşılanacak. | Open Subtitles | لكني أعدك بأنك وابنتك ستحظيان دائماً بما تحتاجانه. |
Oğlunun ve kızının büyüyebilecekleri bir yer olmalı. | Open Subtitles | ابنك وابنتك يجب أن ينعما بمكان ليتربيا فيه. |
Karısı ve kızının yanına dönebilmek için elinden geleni yapmış. | Open Subtitles | قبل أن يكون قادراً الى العودة الى زوجته و إبنته بذل هو كل ما بوسعه حتى لا يموت |
- Cehenneme gidecek olsa Jethro, karısının ve kızının katilini bulur. | Open Subtitles | -لابد أن (غيثرو) طارد قاتل زوجته و إبنته للجحيم و عاد |
O şeyin ve kızının kayıp olduğunu öğrenmeden onu silah haline getirmenin yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا تسليحه قبلما يعلم أنه وابنته مفقودان |
O ve kızının yaptıkları bundan ibaretti ve onlar ailemin üyesi değildirler. | Open Subtitles | هو وابنته وكل جهودهما تشاركا بهذه الإهانة ولم يعودا من عائلتي |
Richard Tyler ve kızının etrafını çevirmiştik, sayıca üstündük. | Open Subtitles | كنا محاصرين ريتشارد تايلور و ابنته بعدد يفوقهم |
Coleman'ın eyleminin, karısı ve kızının beş yıl önce trafik kazasında ölmesiyle bağlantısını reddeden yetkililer, kazanın... | Open Subtitles | أنهم يرفضون ربط احداث "كولمن" ب بالأحداث الجارية حيث ان زوجته و ابنته قد ماتا في حادثٍ سيارة من قبل خمسة سنين |
Karısının ve kızının yanında bu Oxfordlu fahişe ile nasıl tanıştığını sorayım. | Open Subtitles | دعني أسأله أمام زوجته وإبنته كيف قابل عاهرة أوكسفورد هذه؟ |
Eşinin ve kızının öldüklerini gördüm, fakat bu ve Neddie başaramadılar. | Open Subtitles | قتلت زوجته وإبنته اليوم لكن هي و(ناتي) فشلا |
Adamları şimdi oradalar, senin ve kızının eve gelmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | رجاله هناك الآن ينتظرونك و إبنتك لتقْدموا للوطن |
Anne ve kızının Las Vegas'tan Miami'ye nasıl geldiği hakkında teoriniz vardır? | Open Subtitles | هل لديكم نظرية عن كيفية الأم و الابنة انتهى بهم الأمرعلى طوال الطريق من (لاس فيغاس) إلى (ميامي) ؟ |
Maggie, Hubbard karsı ve kızının batı koridorunda kilitli olduklarını söyledi. | Open Subtitles | (ماجي)، (هابارد) يقول أن زوجته و أبنته مُحتجزين في الرواق الغربى. |
Ya da onun ve kızının işleri henüz bitmemiştir. | Open Subtitles | أو ربّما هيَّ وإبنتها ما زالت لديهم أمورٌ معلّقة |
George ve kızının kaçmasına yardım ettim ama fazla dayanamadılar. | Open Subtitles | ساعدتُ جورج وبناته على الهرب لَكنَّه لَمْ يَدُوم طويلا بدون خدمةِ الغرفةِ |