İnsanı iyi olduğu şey için kullanıyoruz: Farkındalık, algı ve karar verme. | TED | نحن نستخدم البشر فيما هم جيدون فيه: الوعي و الإدراك واتخاذ القررات، |
Praxeology seçim, aksiyon ve karar alma öğretisi. | TED | ان البراكسيولوجي هو دراسة الاختيار الانساني واتخاذ القرار |
Licklider, anlayış ve karar verme yolunu hazırlayacak tüm rutin işlerin bilgisayarlar tarafından yapıldığını öngördü. | TED | تنبأ ليكليدر بأن أجهزة الحاسب تستطيع عمل جميع الأعمال الروتينية المطلوبة لإعداد الطريق للأفكار وصناعة القرارات. |
Risk yönetimi ve karar almak daima belirsizlik taşır. | TED | إدارة الأزمات واتخاذ القرارات دائماً تبنى على الشك. |
ve karar sizin tabii ki. | Open Subtitles | والقرار لك، بالطبع. |
Sizin işiniz de orada oturup beni yargılamak ve karar vermek. | Open Subtitles | وإنه عملكِ أن تجلسي هنا، تحاكميني، وتقرري. لا. |
20. yüzyılda, demokrasi ve kapitalizm, faşizm ve komünizmi yendi çünkü demokrasi veri işleme ve karar vermede daha iyiydi. | TED | في القرن 20، هزمت الديموقراطية والرأسمالية الفاشية والاشتراكية لأن الديموقراطية كانت أفضل في معالجة البيانات واتخاذ القرار. |
Oraya girmek ve karar vermek düşüncesizce, pişmanlık duymadan her ne şekilde yaptıkları ticareti yapmak insanlıklarını etkileyebilir. | Open Subtitles | وهكذا فإن وول ستريت يوّلد و يربي اولئك الذين ليس لديهم تعاطف. للدخول في سوق الإستثمار، واتخاذ القرارات وعمل المقايضات التجارية التي تستوجب إنعدام الضمير |
Adrenalin, mantıklı düşünmeni ve karar vermeni etkiliyor. | Open Subtitles | الأدرينالين يؤثر على الخاص التفكير واتخاذ القرارات . |
Makine verilerin üzerinden geçiyor, olasılık hesaplaması yapıyor ve işin yüzde 80 veya 90'lık kısmını hallederek insanların analiz yapmasını ve karar verme sürecini kolaylaştırıyor. | TED | تستقي الآلة البيانات، وتحسب الاحتمالات، وتحصل على %80 من الطريقة، أو %90، جاعلة إياها أسهل للتحليل واتخاذ القرارت للشريك البشري. |
Çünkü bu sayede çocuklarınız erken yaştan temsilciliği ve karar vermeyi öğrenecek. | TED | لأنه يساعد على تدريب الأطفال على اتخاذ القرارات منذ الطفولة. |
Bakıyorum , ve karar veriyorum. Daha kırmızı olmalı , biraz daha maviye ihtiyacı var veya da farklı bir şekilde olmalı. | TED | أنا أبحث في ذلك واتخذ القرارات. انها تحتاج الى مزيد الأحمر ، انها تحتاج الى مزيد الزرقاء ، انها تحتاج الى شكل مختلف. |
Ben sizden duygusal olmamanızı ve karar alırken aceleci davranmamanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | أطلب منك ألا تتخذ القرارات الخاطئة منجرفاً بعواطفك |
Çünkü benim için çalışırlarsa, onların yerine karar veririm ve karar verdim s.ktiğimin kahvesini istemiyorlar. | Open Subtitles | لأنهم يعملون لدي وأنا اتخذ القرارات لهم وأنا قرّرتُ أنهم لا يُريدونَ قهوة |
Sevdim bunu. Bu senin aklen güçlü olmaya ve karar vermeye başladığını gösteriyor. | Open Subtitles | هذا يعجبني هذا يعني أنكِ قوية عقلانياً لإتخاذ القرارات. |
Başkan benim. ve karar bana ait. | Open Subtitles | -أنا الرئيس والقرار لي |
Bu senin ve karar da senindir. | Open Subtitles | "إنها لكِ, والقرار قرارك |
Sana düşünmen ve karar vermen için boş yer veriyorum. | Open Subtitles | أريد أن أمنحك مساحة حتى تفكري وتقرري |