"ve kurabiye" - Translation from Turkish to Arabic

    • والكعك
        
    • وبسكويت
        
    • والبسكويت
        
    • و الكعك
        
    • و البسكويت
        
    • الفطائر واللبن
        
    Limonata ve kurabiye istersiniz diye düşündüm çünkü kahvaltıya inmediniz. Open Subtitles أعددت بعض اللموناضة والكعك فأنت لم تتناولي الإفطار معنا اليوم
    Ah çocuklar Gammy'mle yaptığımız çay ve kurabiye saatlerini hatırladım. Open Subtitles يا رفاق، هذا يعيد لي ذكريات الشاي والكعك مع مدرستي.
    Beni rahatsız etmezseniz süt ve kurabiye alırsınız. Open Subtitles لاتزعجوني وستحصلون على الحليب والكعك الأن أتريدونها أو لا ؟
    Ama bak, birisi isterse burada sıcak çikolata ve kurabiye var. Open Subtitles لكن يوجد شوكلاتة ساخنة وبسكويت هنا إن كان أي أحد يريدها
    Senin kız bunu benim odama bırakmış. Şuna baksana. Süt ve kurabiye. Open Subtitles فتاتك تركت هذه بشقتي مع الحليب والبسكويت
    İyi, avukatınla görüşmeye giderken buzlu çay ve kurabiye de al. Open Subtitles إذاً وأنتِ ذاهبةُ إلى المحامي أحضري معكِ بعض الشاي و الكعك
    Merhaba çocuklar. Size süt ve kurabiye getirdim. Open Subtitles مرحباً، أيها الأولاد ، أحضرت لكم الحليب والكعك
    Portakal suyu ve kurabiye getirdikten sonra öldü. Open Subtitles وكانت قد حضرت العصير والكعك خارجا، ومن ثم توفيت.
    Dondurmam da hem çikolatalı, hem de çikolata ve kurabiye parçalı olsun. Open Subtitles ونكهة المثلجات شيكولاتة ورقائق الشيكولاتة والكعك المحلاه
    Dondurmam da hem çikolatalı, hem de çikolata ve kurabiye parçalı olsun. Open Subtitles ونكهة المثلجات شيكولاتة ورقائق الشيكولاتة والكعك المحلاه
    Bazı üniformalı polisler 50 dolarlık kahve ve kurabiye için buraya geliyor. Open Subtitles كما تعلم، بعض الشرطه النظاميه يأتي هنا كل يوم مع 50 نقداً للبن والكعك
    Hastane, bedava portakal suyu ve kurabiye veriyor... Open Subtitles فالمستشفـى تعطيني وجبات مجانية مع " عصير البرتقال والكعك
    Derin düşünebilir ve duygularınla yüzleşirsin, böylece onlar davranışını denetleyemez ya da Çince telefon rehberinden daha fazla çenen olana dek puding ve kurabiye yemeyi sürdürürsün. Open Subtitles تستطيع البحث في أعماق, وتواجه مشاعرك, لكي لا يتحكموا بتصرفاتك, أو أن تتابع أكل ال"بودينغ" والكعك,
    Hadi bakalım millet! Mama zamanı! Süt ve kurabiye getirdim. Open Subtitles حسناً أيها الجميع ، إنه وقت الوجبة الخفيفة ، لدي حليب وبسكويت
    Sıcak çikolata. Likörlü. Evin içi zencefilli ekmek ve kurabiye gibi kokacak. Open Subtitles سيمتليء المنزل برائحة كعك الزنجبيل وبسكويت بالسكر
    Pizza ve kurabiye ayarladım. Bir de dondurma ve bolca içki. Open Subtitles لدينا بيتزا وبسكويت ومثلجات وكثير من الشراب
    Hepinizin bildiği üzere, geçen senenin kek ve kurabiye satışları çocuk obezitesiyle mücadele etmek için 112 dolar kazandırmıştı. Open Subtitles كما تعلمون ، الكعك والبسكويت للسنة الماضية رفع نسبة المال المخصص لمحاربة سمنة الأطفال بقدر 112 دولار
    Sonrasında onlara süt ve kurabiye vermek istiyorsa versin. Open Subtitles لو أراد أن يقدم لهم اللبن والبسكويت بعد ذلك لا بأس لا بأس بالنسبة لي
    Bisiklet ve kurabiye olayı göze ne kadar hoş görünüyor, değil mi? Open Subtitles أبعدوها عن الجهاز هذا يجعل الدراجات و الكعك يبدوان رائعين جداً , صحيح؟
    Mutfakta süt ve kurabiye var. Open Subtitles هناك بعض الحليب و الكعك في المطبخ
    Süt ve kurabiye hazırlıyorum. Open Subtitles أحضّر الحليب و البسكويت
    Odaklan. O seni direk Sit ve kurabiye Diyarı'na götürecektir. Open Subtitles عليك أن تركز وهو سيأخذنا لأرض الفطائر واللبن بسرعة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more