"ve mutluluk" - Translation from Turkish to Arabic

    • و السعادة
        
    • والسعادة
        
    • وسعادة
        
    • و السرور
        
    • والسعاده
        
    • هذا وتطرق
        
    • لتحقيق السعادة
        
    Eğer dağ tırmanışı yapan, zorlu dağlara tırmanan insanların kitaplarını okuyorsanız, bu kitapların sevinç ve mutluluk anlarıyla dolu olduğunu mu düşünüyorsunuz? TED إذا قرأت كتباً عن أشخاص تسلّقوا جبالاً ، جبالاً صعبة ، هل تعتقد أنّ هذه الكتب مليئة بلحظات البهجة و السعادة ؟
    Böylece burada bir duygular ve depresyon ve daha başka şeyler girdabında, durumun vehametiyle, şifa, sağlık ve mutluluk olan bir yere gitmeyi dileyerek çırpınıyordum. TED وها انا ذا اتخبط في دوامة من المشاعر والاكتئاب وما الى ذلك من فداحة الامر راغبة في الذهاب الى مكان حيث الشفاء، الصحة و السعادة
    Ayrıca, asalet, sevgi ve mutluluk ister. Ve bunları başkalarına vermek bizim işimiz. TED وايضا يحتاج-- يحتاج الكرامة, الحب والسعادة. وهذه وظيفتنا ان نوصل هذه الامور للاخرين.
    Aksine, hassasiyette bol çekicilik ve mutluluk vardır. TED على النقيض، هناك الكثير من السحر والسعادة في الرِّقة
    Ve bizim barış, sağlık ve mutluluk içinde eve dönmemizi sağla. Open Subtitles في رحلاتنا العديدة ويعيدنا لمنازلنا بأمان وبصحة وسعادة
    Ve insanları neşe ve mutluluk içinde götürdü. Open Subtitles وملأ أفئدة الناس بالبهجه و السرور
    Ben tüm insanlara, barış ve mutluluk getireceğime inanıyorum. Open Subtitles لقد ظننت أنها قد تعطى السلام و السعادة لكل الرجال
    Sanırım birimizin bütün dünya için barış ve mutluluk dilemesi gerekiyor. Open Subtitles أعتقد أنه يتوجب على كلّ واحدٍ منا أن يتمنـّى السلام و السعادة في كل العالم
    Bak, anne, seni çok seviyorum, ama sen gerçektende, seks ve mutluluk hakkında herhangi birine tavsiye verebilecek son kişisin. Open Subtitles لكنك حقاً آخر شخص يعطي نصحية عن الجنس و السعادة
    Her zaman yılın bu zamnı ortalarda olur, gittiği her yere neşe ve mutluluk saçar, ve çocuklar sırf onu görebilmek için sırada bekler. Open Subtitles أنه دائماً يأتي في هذا الوقت من العام، ينشره الفرح و السعادة أينما يذهب، والأطفال ينتظرون في صفوف فقط ليروه.
    Hepsi istikrar, güven ve mutluluk vaat ettiler. Open Subtitles جميعهم وعدوني بالإستقرار الأمان و السعادة.
    ve mutluluk, tabii ki, çok belirsiz bir kelime, o yüzden refah diyelim. TED و " السعادة , " بالطبع كلمة غامضة , لذا دعونا نقول " الرضا "
    ve mutluluk denklemin tamamen farklı bir ucu. TED والسعادة هي طرف أخر مختلف تماماً من المعادلة.
    Bilin ki, Ulu Hakan'ın, asil ailemin kanı Moğollarınkiyle karıştığında, Bağdat'a bir kez daha barış ve mutluluk gelecek. Open Subtitles أنا أعرف ، أيها الخان المعظم إن السلام والسعادة سوف يأتي مرة أخرى إلى بغداد عندما يمتزج دم عائلتي النبيلة مع دم المغول
    Bu kadar neşe ve mutluluk veren birini. Open Subtitles واحدة يمكنها أن تعطينى الكثير من الفرح والسعادة.
    Dünyadaki barış ve mutluluk için ve senin yardımlarına güvenebileceğimden emin olmam gerekiyor. Open Subtitles مهم لسلام وسعادة العالم بأكمله واحتاج للتأكد من اني استطيع .الاعتماد علي مساعدتك لنا فيه
    Ben, barış ve mutluluk içinde yaşayabilmek için onlara sonsuz hayat veriyorum. Open Subtitles أنا أعطي لهم الحياة الأبدية لكيّ يعيشون بسلام وسعادة
    Ve insanları neşe ve mutluluk içinde götürdü. Open Subtitles وملأ أفئدة الناس بالبهجه و السرور
    Evet, ama noel baba sana hediyeler ve mutluluk getirir. Open Subtitles آجل , لكن سانتا يجلب لكِ الهدايا والسعاده
    Şimdi git ve mutluluk oyununu basak yerde oyna. Open Subtitles ارجو ان تاخذ اسلوبك الهزلى هذا وتطرق باب شخص اخر
    Tüm erkekler, tüm kadınlar, tüm trans insanlar eşit ve yaratıcınız tarafından belirli devredilemez haklarla yaratıldı. Yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı dahil. TED إن جميع الرجال والنساء، وحتى الأشخاص المتحولون خلقوا سواسية بحقوق غير قابلة للانتقاص وهبها لهم الخالق، بما فيها الحياة والحرية والسعي لتحقيق السعادة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more