"ve nefret" - Translation from Turkish to Arabic

    • و الكراهية
        
    • وكراهية
        
    • و الكره
        
    • الكراهية و
        
    • والكراهية
        
    • والكره
        
    • و الحقد
        
    Orada sadece acı ve nefret vardır, yaptığın hiçbir şeyin anlamı yoktur. Open Subtitles هناك فقط الألم و الكراهية و لا شىء تفعلينه يعنى لك شيئاً
    Bu kadar kızgn ve nefret dolu bir adam böyle bir adam, barışa rehberlik edebilir mi? Open Subtitles هل يمكن لرجل ولدت أفكاره فى الغضب و الكراهية أن يقودنا إلى السلام
    Noel ağacı sanki bir sevgi ve nefret ilişkisini tetikliyor. Open Subtitles توحي شجرة عيد الميلاد بعلاقة محبة وكراهية.
    Sevgi ve nefret arasında hassas bir çizgi var değil mi? Open Subtitles إنه خيط رفيع، أليس كذلك؟ بين الحب و الكره
    Yasama organımız günümüzün teknolosine uygun keskin ve yerinde yasalar çıkarmalı, konuşma özgürlüğü ve nefret söylemini ayırmalı. TED على مشرّعينا كتابة وإقرار تشريعات ذكية التي تعكس تكنولوجيا اليوم وأفكارنا عن الحرية والكراهية في الخطاب.
    Tecrübelerime göre sevgi ve nefret arasında çok ince bir çizgi vardır. Open Subtitles ، من خلال خبرتي يوجد هُناك خيط رفيع للغاية بين الحُب والكره
    Sahip olduğumuz öfke ve nefret, tüm bunları bu tarafta sürdürebiliriz. Open Subtitles كل هذا الكره و الحقد الذى نملكه ؟ سنحافظ عليه
    Sevgi ve nefret beslediklerinin kimliklerine. Open Subtitles شخصيات ارتبط معها غالباً بعلاقات الحب و الكراهية
    - Bil diye söylüyorum beyin sevgi ve nefret için aynı kimyasalı salgılar. Open Subtitles ولكن فقط لكي تعلم الدماغ يطلق نقس الكيميائية للحب و الكراهية
    Yani, tüm bu öfke, mücadele ve nefret deneyimi geçiriyorsun. Open Subtitles أعني , المرور في كل هذه المغامرة من الغضب و القتال و الكراهية
    Savaş açmak, şiddet ve nefret senin kanında var. Open Subtitles نشر العنف و الكراهية يجري في دمك
    Her ne zaman öfke ve nefret artsa, maymun daha da cok gücleniyor Open Subtitles "حيث يوجد الغضب و الكراهية" "يصبح القرد أكثر قوة"
    Muazzam bir öfke ve nefret dalgasının sesini duyuyorum. Open Subtitles "أسمع غضبًا عظيمًا وكراهية"
    Tüm bu suçluluk duygusu ve nefret ve kafanın içinde sıkışıp kalmış o kadar şey var ya... Open Subtitles كل ذلك الشعور بالذنب و الكره وكل تلك الأشياء الأخرى داخل عقلك
    Bilir misin, aşk ve nefret arasında ince bir çizgi vardır. Open Subtitles أتعلمين هناك خط رفيع بين الحب و الكره
    Gerçekten zor bir eşik var, ki bence onların insanlardan bu kadar sevgi ve nefret görmelerinin nedeni bu. Open Subtitles أنَّه يوجدُ فعلاً تصرّف و سلوك سيئ لهذا الأمر, و اللذي أعتقدُ أيضاً , هناكَ سببٌ واحد لماذا... يكنّونَ الكثيرَ من الحب و الكره من الناس.
    Gerilim yaratmak, acı ve nefret ateşini körüklemek için, en temel insani duyguyu, merhameti kullanmaya çalışıyorlar. Open Subtitles إنهم يسعون للضغط من خلال طبيعة إنسانية أساسية ، الشفقة كوسيلة للفت الانتباه و اشعال نار الكراهية و الحقد
    Gerilim yaratmak, acı ve nefret ateşini körüklemek için, en temel insani duyguyu, merhameti kullanmaya çalışıyorlar. Open Subtitles إنهم يسعون للضغط من خلال طبيعة إنسانية أساسية ، الشفقة كوسيلة للفت الانتباه و اشعال نار الكراهية و الحقد
    Her yanımı korku ve nefret sarmıştı ve bu yüzden başıma gelen en güzel şeyi berbat ettim. Open Subtitles أنا امتلأ بالخوف والكراهية الذاتية أنني دمرت أفضل شيء ما حدث لي أي وقت مضى في حياتي
    Sevgi ve nefret ilişkisi çok uzun bir zaman sürebilir. Open Subtitles علاقة الحب والكراهية يمكن أن تستمر لفترة طويلة جدا.
    Tecrübelerime göre sevgi ve nefret arasında çok ince bir çizgi vardır. Open Subtitles ، من خلال خبرتي يوجد هُناك خيط رفيع للغاية بين الحُب والكره
    Sanki içime girmişti ve kendimi üşümüş, içimde korku ve nefret hissettim. Open Subtitles بدا وكأنه يستطيع الوصول لداخلي وكل ما شعرت به هو البرد والخوف والكره

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more