ki bu, bugün burda bulunmamın, elde ettiğim ün ve paranın nedeni. | TED | كانت سبب وقوفي هنا وسبب الشهره والمال الذي حققته من خلالها. |
Ve giderek yumuşadığımı düşünüp ...sonuçta benim ve paranın peşine düşecekti. | Open Subtitles | ثم سيفكر اننى أصحبت ضعيفا فيأتى خلفى والمال |
Güç ve paranın ise hiçbir anlamı olmadığı; | Open Subtitles | أن النفوذ والمال, المال والنفوذ لا يعنى شيئا |
Bu güzel vücudun hatırı, deli gönlün özü ve paranın günahları için... | Open Subtitles | واهجرى هذا الجسد الرائع والقلوب المخادعه والمال الملوث |
Onu altın takıların ve paranın altına o kadar derine gömmüşlerdir ki. | Open Subtitles | انه دفن، جيري. دفن عميق جدا تحت الذهب والمجوهرات والمال. |
Müzik çok hoş. İnsan heyecanın ve paranın kokusunu alıyor. | Open Subtitles | هذا الصوت جميل بالداخل، يمكنك أن تشتم الإثارة والمال من هنا... |
Uçağı bulduklarında ve paranın içinde olmadığını farkettiklerinde... | Open Subtitles | ...وعندما يجد الطائرة والمال ليس بداخلها... |
Jonathan ve ben aramıza politika ve paranın girmesine izin verdik. | Open Subtitles | "جوناثان" وأنا تركنا السياسة والمال هو الذي حال بيننا. |
ve paranın. | Open Subtitles | والمال |
O kasabanın biraz dışında. Başarı ve paranın da. | Open Subtitles | -بالخارج من (هوب)، والمال والنّجاح . |