Ancak Nadia'nın nazik ve sadık bir kalbi vardı, ve benim arkadaşımdı. | Open Subtitles | وكانت ( تملك ) قلباً كريماً و وفياً وقد كانت صديقتي |
Her zaman iyi ve sadık bir arkadaş oldun Pisagor. | Open Subtitles | لطالما كنتَ صديقاً طيباً (و وفياً يا (فيثاغورس |
Beni olduğum yerde bırakmalıydın. Mutlu ve sadık bir eş olduğum yerde. | Open Subtitles | كان عليك تركِ كما كُنت زوجةً سعيدة ومخلصة |
İleride ingiltere tekrar güvenli ve sadık bir yer olduğunda yaptıklarım için bana teşekkür edecekler. | Open Subtitles | ... في المستقبل عندما تكون إنجلترا آمنة ومخلصة مرة أخرى |
Hassas ve sadık bir çocuk yetiştirdim. | Open Subtitles | هاأنا قد ربيت صبي مخلص و حساس |
Şimdi o çocuk hassas ve sadık bir adama dönüştü. | Open Subtitles | تحوّل الي رجل مخلص و حسّاس |
Sen nazik ve sadık bir arkadaşsın. | Open Subtitles | أنتِ صديقة لطيفة ومخلصة |
İyi ve sadık bir eşsin. | Open Subtitles | أنتِ زوجة طيبة ومخلصة. |