Ayrıca her boyuttaki ağaca yerleştiler, ve tabii ki, karaya da yerleştiler. | TED | وطيور ذات أحجام مختلفة تقطن الأشجار وبالطبع فهم يقطنون على اليابسة أيضا |
Ama, korkunç bir babası var ve tabii ki hiç parası yok. | Open Subtitles | لديها والد سيء، وبالطبع لا مصدر للرزق، يا له من أمر مؤسف |
ve tabii ki şimdi soruyoruz, şimdi nereye gidiyoruz? | TED | وبالطبع ، نحن نسأل الآن, إلى أين نحن ذاهبون؟ |
Chicago Filarmoni'nin maestrosu, ve ve, tabii ki bir çok ünlü film yıldızıydı. | Open Subtitles | و قائد فرقة شيكاغو هارمونيك المسويقية و بالطبع عدة مشاهير و نجوم أفلام |
Bugün hakkında konuşacağım son malzeme ise plastik. ve tabii ki, tost makinemin plastik bir kutusunun olması lazımdı. | TED | وآخر عنصر اريد التحدث عنه اليوم هو البلاستيك وطبعاً يتوجب ان تغلف محمصة الخبز الكهربائية بغلاف بلاستيكي |
ve tabii ki bu eğer yaratırsak çok daha iyi olabilecek ve yaşam şeklini değiştirebilecek bir şeye sadece bir bakış. | TED | وطبعا هذه لمحة فقط عن شيء يمكن أن يكون أحسن بكثير إن قمنا فقط بإنشائه، وهذا يغير طريقة العيش. |
Ayrıca bir havuz bar, beş uluslararası restoran, spa spor salonu, gece kulübü ve tabii ki plaj ve plaj kulüpleri de. | Open Subtitles | وهناك أيضاً حوض سباحة, وخمسة مطاعم عالمية منتجع مركز صحي, نادي ليلي و بالتأكيد شاطئ و نادي الشاطئ |
Risk de var ve tabii ki yaklaştıkça, daha da zorlaşıyor. | TED | وبطبيعة الحال هناك خطر وكل ما تقترب إليه كل ما يصعب المشروع. |
Yatakları ve kırmızı yanakları düşünmeye devam ettim ve tabii ki ona bakınca seksi düşünmeye de devam ettim, sonra düşündüm, onun da düşündüğü şey bu mu? | TED | استمريت بالتفكير بالأسرة والخدود الحمراء وبالطبع استمريت بالتفكير بالجنسخلال نظري إليه وفكرت، هل هذا ما يفكر فيه؟ |
ve tabii ki, o günlerde antidepresan ilaçlar yoktu, ve bu terapi çok, çok popüler hale geldi. | TED | وبالطبع فى هذه الأيام لم يكن يوجد أدوية مضادة للاكتئاب، فأصبح شائعا جدا. |
Jet duman izleri iklimi hiç olmadığı zaman bulut oluşturarak değiştirir, ve tabii ki sera gazları sistemi değiştirir. | TED | أثار الطائرات تغير المناخ بخلق غيوم بأماكن لم تتواجد بها من قبل، وبالطبع فإن الغازات الدفيئة تغير النظام. |
dedim. ve tabii ki, devlet yetkilileri "Muhakkak korkuluğunuz olmalı." | TED | وبالطبع ذكر المسؤل الحكومي أنه لابد من وجود الدرابزين |
Bunlar arasında aşı, zamanında tarama ve tabii ki sigarayı bırakma vardır. | TED | مثل التطعيم والفحص المبكر وبالطبع التوقف عن التدخين. |
Diyelim ki bir nörona çok yakından bakabiliyoruz ve tabii ki burada görünen sanatsal bir temsil. | TED | وبالتالي، فإذا كان بإمكانكم التكبير داخل خلية عصبية، وبالطبع ، هذا فقط تَصَوُّر الفنان الخاص بنا عنها، |
ve tabii ki Netflix ve Amazon'da öneriler hazırlanırken arka planda YZ çalışıyor. | TED | وبالطبع يوجد في نيتفلكس وأمازون، حيث يعمل في الخلفية لتقديم الاقتراحات لك. |
Film, tiyatro, müzik, dans ve tabii ki sanatın oranı büyüktür. | TED | إن الأفلام والمسرح والموسيقى والرقص وبالطبع الفن نسبتها كبيرة. |
ve tabii ki bir işin en önemli parçası da sakinleşme ve gerilmedir. | Open Subtitles | و بالطبع فإن أهم جزء من أي تمرين هو الاستراخاء الصحيح و التمدد |
Ve, tabii ki, senin iddianın etkileyiciliği nedeniyle, biz onunla bunu doğrulamak istiyorum. | Open Subtitles | و بالطبع, لسبب النجاح الباهر الذي تقول عنه, يجب ان نتاكد هذا منه. |
ve tabii ki, literatürdeki daha gelişmiş yöntemleri kullananlar, "yoksulluk", "eğitim" ve başkaları için de kontrol ettiler. | TED | وطبعاً إستخدم آخرون طرقاً علمية متطورة معقدة فى مجال الأدب بغرض التحكم بالفقر ونقص التعليم وهكذا .. |
Bize çift odaklı gözlük camlarını ve paratoneri verdi ve tabii ki Amerikan demokrasisinin kuruluşunda da yardımları oldu. | TED | اخترع النظارة ومانعة الصواعق، وطبعا كان هناك إسهامه في اختراع الديمقراطية الأمريكية. |
Evet, sayılır ve tabii ki de hayır, onu protesto edecektim. | Open Subtitles | نعم، بشكل كبير و بالتأكيد لا، كنت أنوي الإحتجاج ضده |
ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel. ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor. | TED | وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة. ولكن أيضًا بسبب أنها تقع أعلى واحدة من تلك المناطق الخفيضة. |
Tabii ki bu protezler daha sonra daha kullanışlı olmaya başladı ve tabii ki daha modern. | TED | وبالتأكيد أخذت هذه الأطراف الصناعية تصبح ذات إفادة أكثر وأكثر، عصرية أكثر وأكثر. |
- Altı hafta içinde görüşürüz çocuklar ve tabii ki o zamana kadar seks yok. | Open Subtitles | بعد 6 أسابيع و طبعا لا مُمارسة جنس إلى حين ذلك |
Ne kadar? Altı gece. ve tabii ki gündüz. | Open Subtitles | سته ليالي كامله ايام |