"ve tezahürat" - Translation from Turkish to Arabic

    • وهتاف
        
    (Alkış ve tezahürat) Burada, Kakuma mülteci kampında olmak gerçeküstüymüş gibi hissettiriyor ve çok fazla duygunun üstesinden geliyorum. TED (تصفيق وهتاف) أن أقف هنا في مخيم كاكوما للاجئين لإحساس غريب، وأنا مغمورة بكثير من المشاعر.
    (Alkış ve tezahürat) İhtiyacı olan çocuklar için yaptıkları işi ilk elden bilerek UNICEF'le işbirliği yapmaktan ayrı bir zevk aldım. TED (تصفيق وهتاف) كان من دواعي سروري عقد شراكة مع اليونيسف، نظرًا لمعرفتي بالعمل الذي ينجزونه من أجل الأطفال المحتاجين.
    (Alkışlar ve tezahürat) Teşekkürler. Hadi yapalım! TED ( تصفيق وهتاف) شكرا لكم. لنفعلها! لنفعلها!
    (Alkış ve tezahürat) Saygınlık politikası, idealleştirilmiş feminenlik kadınları nasıl gösterdiğimizi ve hangi kadınları göstereceğimizi seçmemizi etkiliyor. TED (تصفيق وهتاف) سياسات الاحترام والأنوثة المثالية أثرت على طريقة عرضنا للنساء، وأي النساء نختار لنَعرض.
    (Alkış ve tezahürat) Irak'ta kadınlar insan ticaretinden sağ kalanlar ile birlik içinde duruyor. TED (تصفيق وهتاف) النساء في العراق يتضامنّ مع الناجين من الاتجار بالبشر.
    (Alkış ve tezahürat) Milletvekili, LGBT bireyler hakkında öyle nefret dolu yorumlar yaptı ki Annie de ona meydan okumaya karar verdi. TED (تصفيق وهتاف) قد أدلى أحد أعضاء الكونغرس من ولايتها بتعليقات مليئة بالكراهية تجاه المثليين لذلك قررت أن تتحداه.
    (Gülüşmeler ve tezahürat) (Alkışlar) Bakılacak ilk şey, gücün nerede yoğunlaştığı. TED (ضحك وهتاف) (تصفيق) أول أمر عليكم النظر إليه: تركيز القوة.
    (Alkış ve tezahürat) Lucy, oğlunu silah şiddeti yüzünden kaybetti ve adli adalet sistemiyle olan deneyiminden sonra, sistemin ne kadar arızalı olduğunu fark etti ve bunun için bir şey yapmaya karar verdi. TED (تصفيق وهتاف) فقدت لوسي ابنها في عنف مسلح، وبسبب تجربتها مع النظام القضائي الجنائي حيث أدركت مدى قصوره، فقررت أن تفعل شيئًا حيال ذلك.
    (Alkış ve tezahürat) Ya da -- (Alkış) Illionis'ten Lauren Underwood. TED (تصفيق وهتاف) أو... (تصفيق) أو لورين أندروود (Lauren Underwood) من ولاية إلينوي.
    (Alkış ve tezahürat) Yani kadınlar anlıyorlar ki bu, bizim zamanımız. TED (تصفيق وهتاف) تدركُ النساء... هذا وقتنا.
    (Alkış ve tezahürat) Bence bazen yüzleştiğimiz zorluklar, çok ağır görünebilir ve neredeyse çözülemeyecek gibi gelebilir ama bence en zorlu görünen sorunlar, üzerinde çalışılması en önemli olanlardır. TED (تصفيق وهتاف) أنظروا، أعتقدُ أحيانًا أن التحديات التي نواجهها، تبدو هائلة جدًا وتبدو أنها صعبة الحل، لكن أعتقد أن المشاكل التي تبدو مستعصية على الحل هي أكثر المشاكل أهمية للعمل عليها.
    (Müzik bitiyor) (Alkışlar ve tezahürat) TED (نهاية الموسيقى) (تصفيق وهتاف)
    (Alkış ve tezahürat) Teşekkürler. TED ♪ (تصفيق وهتاف) شكراً لكم.
    (Alkış ve tezahürat) TED ♪ (تصفيق وهتاف)
    (Alkış ve tezahürat) Bu bitmiş olurdu. TED (تصفيق وهتاف) سيتم وقف هذا.
    (Alkış ve tezahürat) Teşekkür ederim. TED (تصفيق وهتاف) شكراً لكم.
    Ancak edindiklerinden bu yana en güvenilir seçmenler kendileri ve bu kadınlar, kadın haklarını savunan adaylar için en güvenilir seçmenler. Onların yolundan gitmeliyiz -- (Alkış ve tezahürat) Çünkü onların sorunu, bizim sorunumuz. TED لكن منذ أن حصلن على حق التصويت، فهنّ أكثر الناخبات موثوقيةً، والنساء ذوات البشرة الملونة هنّ أكثر موثوقيةً للمرشحين الذين يناصرون قضايا المرأة، ونحن بحاجة إلى أن نكون تحت قيادتهم... (تصفيق وهتاف) لأن قضاياهم هي قضايانا.
    (Alkış ve tezahürat) Çünkü ABD'de oy kullanmaya engel olan bariyerler var. Orantısızca kadınların üstüne düşüyorlar, farklı etnisiteden kadınlar, düşük gelirli kadınlar çalışan ve çocuk yetiştirmeye çalışan kadınlar. TED (تصفيق وهتاف) لأن العوائق التي تحول دون التصويت في الولايات المتحدة، تقع على عاتق النساء بشكلٍ غير متناسب... النساء ذوات البشرة الملونة، والنساء ذوات الدخل المنخفض، والنساء اللائي يعملنّ ويحاولنّ تربية أسرة.
    (Alkış ve tezahürat) TED (تصفيق وهتاف)
    (Alkış ve tezahürat) TED (تصفيق وهتاف)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more