Bunun nedeni günümüzde makineleri zeki hale getirmek için gerekli olan hesaplama ve veri seti ölçeğine ulaşmış olmamız. | TED | والسبب في ذلك هو أن اليوم، قد بلغنا مدى من الحوسبة ومجموعات البيانات الذي يعد ضروريًا لجعل الآلات ذكية |
Sanki hepimiz ızdırap içindeyiz bilgi yüklenmesi ve veri yoğunluğundan. | TED | يبدو وكأنّنا جميعا نعاني من المعلومات الزائدة أو تخمة البيانات. |
ve veri gayet anlaşılır bir biçimde yani öğrencinin bildiği ya da yanıldığı yeri tam olarak bilirsiniz. | TED | وتصبح البيانات محببة جدا بحيث يمكنك رؤية ما حله التلاميذ من مسائل بصورة صحيحة أم خاطئة |
Fakat artık uygulama çağındayız, burada önemli olan işi yapmak, ürün kalitesi, hız ve veri. | TED | ولكننا الآن في عصر التنفيذ، حيث مايهم حقاً هو الأداء وجودة المنتج والسرعة والبيانات. |
ve veri bir kanıt değildir-- eğer karşıt teorilerle uyumlu ise teoriyi destekleyici olmayabilir. | TED | والبيانات ليست أدلة قد لا تكون داعمة في حال كانت متناسقة مع نظريات منافسة |
Ancak bu projeyle ilgili heyecan duyduğum en büyük nokta medya ve veri arasındaki ilişkiyi değiştirmesi. | TED | ولكن السبب وراء تحمسي الأكبر بشأن هذا المشروع هو لأنه يغير العلاقة بين وسائل الإعلام والبيانات. |
İçerik sınırlaması yok ve veri trafiği tamamen eşit uygulanıyor. | Open Subtitles | لا قيود على محتوى الأمور يعالج سير كل الأمور بالتساوي |
Ve ciddi, aralıksız devam eden ve veri güdümlü çabaları anlamak için sahip olduğumuz en sorunlu toplulukların bazılarına nasıl müdahale edeceğimizi görüyoruz. | TED | و نحن نرى جهودا خطيرة ومتواصلة و مبنية على البيانات لمحاولة فهم كيفية التّدخل في بعض المجتمعات الأكثر اضطرابا لدينا. |
Burada kritik olan nokta şu ki, veri ve veri analizi yalnızca ilk bölüm için önemli. | TED | ولكن الأمر الحاسم هنا يتجلّى بكون البيانات وتحليلها ليست نافعة سوى للجزء الأول |
Araştırmacıların odak gruplardan ulaştıkları bulgular genellikle deneyler ve veri toplama ile test edilir. | TED | النتائج التي توصل إليها الباحثون من مجموعات التركيز غالبا ما يتم اختبارها من خلال التجارب وجمع البيانات. |
Ve bu süreç boyunca topluluk büyüdü, ve veri de büyüdü. | TED | وخلال هذه العملية، زادت المجموعة وزادت البيانات. |
Burada başta yapay zeka uzmanları ve veri bilimciler olmak üzere ne düşündüğünüzü biliyorum. | TED | أعرفُ ما يفكرُ فيه الكثير منكم يا رفاق، خاصةً علماء البيانات وخبراء الذكاء الاصطناعي هنا. |
Aynı zamanda, bence, denetim ve veri gizliliği ile ilgili geçerli endişeler de var. | TED | وفي نفس الوقت، يوجد كما أعتقد، مخاوف مشروعة حول أمور مثل الرقابة وسرية البيانات. |
- Büyük bir anlasma olacak, daha fazla para alacagim ve veri konfigürasyonu yapacagim. | Open Subtitles | وسأقوم بإعادة تشكيل البيانات والعوملة الإحصائية |
İstatistiksel analizler ve veri konfigürasyonlarıyla ilgisi olmayan bir iş. | Open Subtitles | لا العمل في التحاليل والإحصاءات... والبيانات. |
Mantık ve veri Konseyi'nin üyesi. | Open Subtitles | لقد كان في مجلس المنطق والبيانات. -حسنًا . -مارتن هايس) ). |
Ben bir bilişimciyim ve veri bilimi insanıyım, bence gerçekten, bu husustaki tek umut çok sayıda veri kaynağını kullanarak ilaçların ne zaman birlikte güvenle kullanılabileceğini ya da kullanılamayacağını aradaki etkileşimleri hesaba katarak tespit edebiliriz. | TED | أنا متخصص في مجال المعلوماتية والبيانات العلمية، وحسب رأيي، الأمل الوحيد -- الأمل الوحيد-- لفهم هذه التفاعلات هو استخدام العديد من مصادر البيانات المختلفة بهدف فهم متى يمكن استعمال الأدوية معا بدون مخاطر ومتى يُشكّل استعمالها معا خطرا. |
Dünya çok karmaşık, çok fazla veri var, her şey çok hızlı değişiyor, mesela Afrika savanında binlerce yıl önce -- belirli bir çevreyle, belirli bir bilgi ve veri diziniyle baş etmek için -- gelişmiş olan bir şey, 21. yüzyılın gerçeklerini kaldıramaz ve bunu belki de kaldırabilecek olan tek şey büyük veri algoritmaları. | TED | العالم مكان معقد فيه الكثير من البيانات، الأشياء تتغير بسرعة، إن الشيء (الدماغ) الذي تطوّر في السافانا الأفريقية منذ عشرات الألوف من السنوات للتعامل مع بيئةٍ معينة، بحجم معين من المعلومات والبيانات فإنه لا يمكنه التعامل مع حقائق القرن الواحد والعشرين، والشيء الوحيد الذي يمكنه التعامل مع ذلك هو خوارزميات البيانات العملاقة. |
İçerik sınırlaması yok ve veri trafiği tamamen eşit uygulanıyor. | Open Subtitles | ، لا قيود على محتوى الأمور يعالج سير كل الأمور بالتساوي |