Afganistan savaşının haberini yapıyordum, ve El Cezire'nin bir muhabiri olarak savaşın yol açtığı acı ve yıkıma şahit oldum. | TED | كنتُ أغطي مجريات الحرب في أفغانستان، وشھدتُ كمراسل للجزيرة حجمَ المعاناة والدمار. الذي خلفَته تلك الحرب. |
Ölüme ve, yıkıma... kaosa, pislige, açlıga inanıyorum. | Open Subtitles | أنا مؤمن بالموت والدمار الفوضى والقذارة والطمع |
Danyal'ın kitabı böyle bir olayı önceden bildirerek ölüm ve yıkıma işaret ediyordu. | Open Subtitles | سفر دانيال يتنبأ بلحظة مثل هذه ووعد بالموت والدمار |
Birçok ölüme ve yıkıma neden olma ihtimalleri var. | Open Subtitles | . انهم يسببون الكثير من الموت و الدمار |
Bu yüzden ölüme ve yıkıma sebep oldun. | Open Subtitles | لهذا تسبب الموت و الدمار |
İlahlaştırmak için kurulmuş bir kilise sadece hırs ve yıkıma sebep olur. | Open Subtitles | والكنيسة التي تقوم على تمجيد ذلك تؤدي فقط إلى الكثير من الطمع والدمار |
Bu akılalmaz hareketleri, sırf zevk için şiddet ve yıkıma neden olanlar hakkındaki kararınızı. | Open Subtitles | ...على هذا هذا الإنحراف الوحشي ... الذي يعني من التعبير فقط العنف الوحشي والدمار ... |
Vay. Tüm bu hasara ve yıkıma bak. | Open Subtitles | إنظر إلى كل هذا الضرر والدمار. |
Ama şimdi bu korkunç olayın yarattığı acı ve yıkıma bakıyorum ve onlara katılmıyorum. | Open Subtitles | "ولكنني أنظر حولي للألم والدمار الذي تسبب بذلك الفعل المريع.." "ولا أتفق معهم، هناك شر" |