"ve zamanın" - Translation from Turkish to Arabic

    • و الزمان
        
    • و الوقت
        
    • والزمن
        
    • الزمان و
        
    Uzay ve zamanın sürekli yer değiştirdiği yerler... Open Subtitles هل هم موجودين على مستوى بالغ الصغر حيث يتأرجح المكان و الزمان بشكل عنيف
    Uzay ve zamanın yapısının eğik olduğunu kanıtladı. Open Subtitles أثبت أن نسيج المكان و الزمان مُنعطِف
    Bundan da ilginci, mekân ve zamanın birbirlerine bağlı oldukları ve tek bir kelimeyle zaman-mekân ya da uzay-zaman olarak adlandırıldıklarıdır. Open Subtitles الشيء المدهش أكثر ، أنه أوضح أن المكان و الزمان مرتبطين في الواقع ببعضهما "على هيئة شيء واحد أسماه "الزمكان
    hayat ve zamanın büyük kumulların çok doğal bir parçasıdır can almak. Open Subtitles . القتل , هو جزء طبيعي من الرمال الكبيرة . على الحياة و الوقت
    Paran ve zamanın var, ve kendi başına yaşıyorsun. Open Subtitles لديك المال و الوقت و تعيشين لوحدك
    Kuantum mekaniği ile öngörülen, uzay ve zamanın belirsizlikle titreşen resmi, genel görecelikle açıklanan uzay ve zamanın düzgün, öngörülebilir ve geometrik modeli ile kesin bir çatışma durumundadır. Open Subtitles للفضاء والزمن التى تُوقِعت بواسطة ميكانيكا الكم فى تضارب مباشر مع النعومة,
    Uzay ve zamanın yapısını püskürtür ve solucan deliğinin yerçekimi ile ezilmesini önler. Open Subtitles و تتنافر مع نسيج الزمان و المكان و تمنع الجاذبيّة من سحق ثُقب دودىّ
    evrenin ilk zamanlarında uzay ve zamanın doğaları o kadar iç içe geçmişlerdir ki, bir kısmı o halde donup kalmış ve gelecekte, bizlerin bir zaman makinesi gibi kullanabileceği zaman lupları oluşmuş olabilir. Open Subtitles كانت طبيعة المكان و الزمان منحنية بالفعل بطريقة ما جعلت بعض منهم يتجمد فتركت حلقات زمنية يمكننا استخدامها كآلات زمن في وقت ما في المستقبل
    Denekler, uzay ve zamanın ötesine geçtiklerini ölülerle yüzleştiklerini, Tanrı'nın yüzüne dokunduklarını söylüyor. Open Subtitles من جربوه أفادوا أنهم أختبروا تجارب تجاوزت المكان و الزمان تواصلوا مع الموتى تجربة الإقتراب من الموت - هذا رائع -
    Gerçek şu ki, Denny, yeni bir kalbe ihiyacın var ve zamanın daralıyor. Open Subtitles الحقيقة هي، (ديني) أنت تحتاج إلى قلب جديد و الوقت يمر
    İçki ve zamanın boşa harcanması demek oluyor bu. Open Subtitles يبدو انه تضييع للخمر و الوقت
    Hayatın durmadığı ve zamanın geçtiği. Open Subtitles و الوقت ينفذ
    Hayatın durmadığı ve zamanın geçtiği. Open Subtitles و الوقت ينفذ
    1916'da Einstein, yerçekiminin uzay ve zamanın bilinen dört boyutundaki eğimler ve dalgalanmalar olduğunu göstermişti. Open Subtitles لاشىء سوى إعوجاج وموجات فى الأبعاد الأربعة المألوفة للفضاء والزمن.
    Uzay ve zamanın kendisinin dokusuna işlenmiştir. Open Subtitles مبنية بنسيج الفضاء والزمن نفسه
    bu çekim gücünün olduğu yerde, uzay ve zamanın bir kısayolunu yaratma şansı olabilir. Open Subtitles و حيثُ توجد الجاذبيّة القويّة ثمة فُرصة ابتكار طريق مُختصر .عبر الزمان و المكان
    Kara deliğin yoğun çekim gücü uzay ve zamanın dokusunu bildiğimiz tüm diğer nesnelerden daha fazla eğer. Open Subtitles قوة الجاذبية الشديده للثُقب الأسود يُشوّه نسيج الزمان و المكان قوة الجاذبية الشديده للثُقب الأسود يُشوّه نسيج الزمان و المكان أكثر من أى جُرمٍ سماوىّ آخر نعرفه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more