Ben tüm uzay ve zamanda var olurum ve sen, konuşursun, etrafta koşar, eve sokaktan hayvan getirirsin. | Open Subtitles | أنا أعيش عبر الزمان و المكان و أنت تتكلم و تركض في الأنحاء و تحضر المتشردين |
Araştırmalarımız bizleri, solucan deliklerinin dünyasından ve onların birer zaman makinesi olabilmeleri olasılığından, uzayda seyahati ve zamanda yolculuğunu, bir paranın iki yüzü kılabilecek teknolojilere uzandık. | Open Subtitles | أخذتنا رحلتنا الإستكشافية عبر عالم من الثقوب الدودية و إمكانية أن يكونوا آلات زمن و نحن الآن نبحث عن التكنولوجيا التي ربما .. تجعل من السفر عبر الزمان و المكان وجهان لعملة واحدة |
Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. | Open Subtitles | لحسن الحظ سفينتنا الخيالية تستطيع أخذنا لأي مكان في الفضاء و الزمن |
Bilim ve merak ile deposunu doldurduğumuz hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. | Open Subtitles | إنَّ سفينتنا الخيالية مزودة بقدر متساوي من العلم و الإعجاز تستطيع أخذنا إلى أي مكان في الفضاء و الزمن |
Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. | Open Subtitles | لحسن حظنا سفينة الخيال خاصتنا بإمكانها ان تأخذنا حيث نريد في المكان والزمان |
Uzay ve zamanda iki nokta arasindaki madde Mevcut transferi . | Open Subtitles | نقل المادة بين نقطتين بينهما فجوة مكان وزمان |
Bu hakarete benim seçeceğim bir yer ve zamanda cevap vereceğiz. | Open Subtitles | سنرد على هذه الإهانة في الوقت و المكان الذي أختاره |
Etkileri geniş uzayda ve zamanda hissedilmektedir. | Open Subtitles | يمكن الشعور بنفوذها عبر مساحات شاسعة من الزمان والمكان. |
- Anladığımız dilden konuş profesör. Yani çok hızlı koşabilirler ve zamanda yolculuk edebilirler. | Open Subtitles | يعني أن ركضه بسرعة فائقة يمكِّنه من السفر زمنيًا. |
Hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere yaşamın bir türünün diğerine dönüştüğü gizli mikrokozmosa bile götürebilir. | Open Subtitles | سفينةُ مخيلتنا تستطيع أخذنا إلى أي مكان في الفضاء و الزمن حتى في العوالم المجهرية الخفية حيثُ يمكن لنوع من الحياة ان يتغير إلى آخر. |
Uzay ve zamanda ne kadar dağılmış olsalar da asla üst üste gelmezler. | Open Subtitles | بغض النظر عن كيفية توزعها في الفضاء و الزمن... لمتتداخلأبداً... |
Benim seçtiğim yerde ve zamanda. | Open Subtitles | في الوقت و الزمن الذي اختاره |
Uzay ve zamanda bir geçit, bir kestirme yol. | Open Subtitles | يمثّل مدخلاً أو طريقاً مختصراً عبر المكان والزمان |
Eğer karadelikler uzay ve zamanda bir kestirme yol ise bilim kurgunun en küçük fikirlerinden birini gerçeğe dönüştürebilirler. | Open Subtitles | إن كانت الثقوب السوداء طرق مختصرة عبر المكان والزمان قد تحوّل إحدى الأفكار العملية الخيالية إلى فكرة واقعية |
Senin için her şeyi yaparım ama yer ve zamanda esnetme yapamam. | Open Subtitles | و بإمكاني فعل أي شئٌ لكِ ؛ لكنّي لا يمكن إخضاعي للمكان والزمان |
Gemiyi teslim et, ben de senin seçtiğin yer ve zamanda adamlarını serbest bırakayım. | Open Subtitles | سلم سفينتك وسأنزلكم سالمين في مكان وزمان من اختياركم |
Zaman geçtikçe sıradaki nokta uzay ve zamanda hareket hâline devam eder. | Open Subtitles | سنراه بمعاييرنا ثنائية الأبعاد بمرور الوقت.. النقطة على الخط تتحرك خلال الزمان والمكان |
Affedersin de, 2016'dan Dalgagüdücü'yü görmek ve zamanda yolculuk edebilmek için kaçtım. | Open Subtitles | عذرًا، هربت من عام 2016 لأرى (وايفرايدر) وليتسنى لي السفر زمنيًا. -و؟ |