O şeylere zarar verebileceğini bildiğimiz tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي نعرف أن بإمكانه إيذاء تلك الأشياء |
Emir verebileceğini zannediyor. | Open Subtitles | يظن أن بإمكانه إصدار الأوامر فحسب |
Ara verebileceğini söyledim. | Open Subtitles | - أخبرته أن بإمكانه أخذ إستراحة - |
Bu şirket, ağaçları kesmek veya artık ne içinse parkın dönümüne binlerce dolar verebileceğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول هذه الشركة أنّها ستعطينا آلاف الدولارات عن كلّ هكتار فقط مقابل قطع الأشجار أو ما شابه |
Levine'e, taşıdığın Hannah Geist mikrobundan biraz verebileceğini söylemiştim. | Open Subtitles | لقد اخبرت ليفين انك ستعطينا بعضا من مرض هانا جايست التي كنت تحملها |
Bize Nash'i verebileceğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتَ أنها ستعطينا (ناش). |
Bana cevapları verebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن بإمكانه إخباري |