Bir vergi indirimi var hiç yapmadığınız borçla ilgili olarak. | Open Subtitles | انت تأخذ خصم ضريبي على دفعات بسيطه ، انت لا تحس بها ابدا |
Vergi reformunuzda zenginlere vergi indirimi olacak mı? Önce lafımı bitireyim. | Open Subtitles | هل أعادة هيكلة الضريبة تعني اعفاء ضريبي للاغنياء؟ |
Yemin ederim ki bu herifle yaşadığım için vergi indirimi almam gerekiyormuş. | Open Subtitles | اقسم بالرب انه يتعين علي ان احصل على استقطاع ضريبي للعيش مع ذلك الرجل |
Hükümet kendi iflasını açıklıyor, zenginlere vergi indirimi veriyor bu yüzden bu insanlara iş eğitimi, eğitim kaynakları, sağlık hizmetleri sağlayacak para kalmıyor. | Open Subtitles | الحكومة تُفقر نفسها بإعطاءها إعفاءات ضريبية للأغنياء و بالتالي لا يبقى مالاً كافياً لمساعدة هؤلاء الناس لبرامج التدريب على المهن مناهل التعليم الرعاية الصحية |
Biz de vergi indirimi alırız. | Open Subtitles | نحصل على إعفاءات ضريبية. |
Ama diğerlerinde azınlık şirketinde olduğu gibi vergi indirimi olmuyor. | Open Subtitles | لكنهم لن يستغنوا عن ارباح من قبل شركة محدوده |
İşimizin %20'si vergi indirimi alıyorsunuz. | Open Subtitles | تأخذ ارباح بقيمة 20% من اعمالنا |
Az kalsın masum bir adamı öldürecektim ve parayı bağışlamaya değecek bir hayır kurumu bulsam bile vergi indirimi bana olacak. | Open Subtitles | كدت أقتل رجلاً بريئاً. وحتى إن عثرت على جهة خيرية تستحق أن أتبرع لها بالمال فسأحصل على اقتطاع ضريبي. |
Hayır, kendimiz aldık. Tombala. İşte sana vergi indirimi. | Open Subtitles | كلا، يتعيّن علينا إبتياعها - أصبت، ذلك يُدعى إقتطاع ضريبي - |
Viyana'da bir iş kaparsam tüm bunları vergi indirimi olarak yazacağım. | Open Subtitles | إن وجدتُ أيّ أعمالٍ في "فينّا" فسأنهي الأمر كتخليصٍ ضريبي |
(Gülüşmeler) Ama maalesef vergi indirimi yok. | TED | (ضحك) لكن للأسف، لا يوجد خصم ضريبي. |
Onlara vergi indirimi sağlıyor. | Open Subtitles | هو a تخفيض ضريبي لهم. |