Bu algoritmayı kullanarak, seyrek ve gürültülü veriden resmi bir araya getirebiliriz. | TED | باستخدام هذه الخوارزميات، تمكنّا من أن نجمع معًا قطع صور من ضوضاء البيانات هذه وصخبها. |
Eserin nasıl çalındığı ile ilgili veriden oluşan bilgiye dönüşümünden bahsediyorum. | TED | أنا أتكلم عن تحويلها إلى البيانات التى صنعت منها فى الأساس, و التى أديت من خلالها. |
Tüm eski veriden gözden geçirmek ve hareket eden sönük gezegeni seçmek için çok fazla bilgisayarlı işlem yükü doğacaktır. | TED | إنها ستكون مهمة حاسوبية ضخمة لإحصاء البيانات القديمة واستخلاص صورة ما عليه ذلك الكوكب المتحرك الخافت. |
Şimdi bu uygulama kendini veriden üretiyor. | TED | الآن يقوم هذا التطبيق باستنساخ نفسه من البيانات. |
Kozmik veriden bildiğimiz nanosaniye zamanlaması. | Open Subtitles | هذا التوقيت، بالنانوثانية الذي نعرفه من البيانات الكونية |
Yarım milyon satırlık veriden söz ediyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نتحدث عنّ نصف مليون سطّر من البيانات. |
Bilim insanları bazen, ekonomistlerin fikir ve kavramları deneysel (bilimsel) veriden daha önemli saymasını eleştirir çünkü bilimin temel prensibi şudur: Bırak veriler konuşsun. Haydi yapalım. | TED | ينتقد العلماء أحياناً الإقتصاديين الذين يعتقدون أن الأفكار والمفاهيم هي أكثر أهمية من البيانات التجريبية، لأن هناك مبدأ تأسيسي في العلوم يقول: دع البيانات تتحدث. حسناً، لنفعل ذلك. |
Tabii ki kararlarımızı alırken çok fazla veriden faydalanıyoruz. Ama aynı zamanda iterasyona, araştırmaya, teste, içgüdüye ve empatiye de bel bağlıyoruz. | TED | بالطبع نستخدم الكثير من البيانات لنعزز قراراتنا، لكننا أيضًا نعتمد بشدة على التكرار، والبحث والاختبار والبديهة، والتواصل الحسي البشري. |
Şimdi gerçek biyolojik veriden, bir sonraki sanatsal ve bilimsel kurgumuz olan yapay doğa üreten bioüretken algoritmalara doğru hareket edeceğiz. | TED | سنغادر الآن من البيانات الإحيائية الحقيقية الى خوارزميات التوليد الحيوي التي تخلق طبيعة مصطنعة في تنصيبنا الفني والعلمي القادم. |
Bütün veri bir Google Dökümanı içinde saklı, ve gerçek anlamıyla kendisini bu veriden üretiyor. | TED | تم تخزين جميع البيانات على شكل وثائق "جوجل" وهي تقوم بتوليد نفسها من تلك البيانات. |
Bir sürü veriden söz etmiyorum bile, tamam mı? | Open Subtitles | ناهيك عن الكم الهائل من البيانات |
Sorun şu ki gezegenler soluk olur ve yıldızlar da parlak, dolayısıyla bu veriden bir şey çıkarmak heavy metal konserinde bir fısıltıyı duymaya çalışmak gibiydi, gerçekten çok zordu. | TED | المشكلة هي أن الكواكب باهتة والنجوم مشرقة، ومحاولة الحصول على تلميح من هذه البيانات كان مثل محاولة سماع همسة في حفل موسيقى الروك الثقيلة... كان الأمر صعبًا في الحقيقة. |